Türkiye’nin son yıllardaki sosyo-ekonomik politikaları, toplumu derinden etkileyen sonuçlar doğurdu.

Çeşitli vaatlerle sunulan politikaların, zaman içerisinde beklenen sonuçları vermediği ve aksine birçok olumsuz durumu beraberinde getirdiği görüldü.

“En az üç çocuk yapın” çağrısına uyan aileler, büyük umutlarla çocuklarını büyüttü fakat, eğitim sistemindeki yetersizlikler ve iş piyasasındaki daralma, bu çocukların iyi bir geleceğe sahip olmasını engelledi.

Üniversite mezunu gençler, niteliklerine uygun işler bulamayarak asgari ücretle çalışmak zorunda kaldı.

Bu durum, ailelerin hayal kırıklığına uğramasına ve gençlerin geleceklerine dair umutlarını yitirmelerine neden oldu.

“Yastık altındaki altınlarınızı satın” ve “Dövizlerinizi satın” çağrıları, ekonomik istikrarı sağlama amacıyla yapılmıştı.

Ancak, bu çağrılara uyan vatandaşlar, altın ve dövizin değer kazanmasıyla büyük zarara uğradı. Çeyrek altının 3.940 TL’ye, doların 32,80 TL’ye ve euronun 35,33 TL’ye yükselmesi, vatandaşların birikimlerinin erimesine yol açtı.

Bu durum, ekonomik güvenin sarsılmasına ve vatandaşların finansal kararlar konusunda daha temkinli davranmasına neden oldu.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, tarım sektöründe ciddi sıkıntılar yarattı. Özelleştirme sonrası şeker fiyatlarının hızla artması, hem üreticileri hem de tüketicileri olumsuz etkiledi.

1 kg şekerin 65 TL’ye yükselmesi, gıda enflasyonunu artırarak halkın alım gücünü düşürdü.

Bu durum, tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koydu.

“Sağlıkta devrim yaptık” sloganıyla sunulan sağlık reformları, başlangıçta olumlu karşılandı. Ancak, zamanla sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan sıkıntılar, vatandaşların sağlık sistemine olan güvenini azalttı.

Hastanelerden randevu almanın zorlaşması, sağlık hizmetlerinin yetersizliği konusunda büyük bir memnuniyetsizlik yarattı.

“Dindar iktidar” söylemiyle halkın güvenini kazanan hükümet, toplumda dini değerlerin artmasını hedeflemişti.

Ancak, ateist ve deist sayısındaki artış, bu politikanın beklenenin aksine bir sonuç doğurduğunu gösterdi.

Bu durum, gençlerin dini değerlerden uzaklaşmasına ve alternatif düşünce sistemlerine yönelmesine neden oldu.

Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı sosyo-ekonomik politikalar, toplumun çeşitli kesimlerinde derin yaralar açtı.

Vatandaşların beklentileri karşılanmadı ve birçok kişi hayal kırıklığına uğradı.

Emeklileri konuşmaya bile gerek yok.

Görünen köy kılavuz istemez!