Tarihçiler Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve kurtuluş Savaşıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu, Türkiye’nin batıdan 100 yıllığına kaçırılışı olarak tanımlarlar. Yani Lozan barış anlaşmasıyla birlikte o tarihte gerçek anlamda bağımsızlığını kazanan tek İslam ve Türk devleti Türkiye cumhuriyeti olmuştur. 99 yıllık genç Cumhuriyetin varoluş serüveni artık tamamlanmış ve yeni 100 yıllara yelken açmaya hazırlanmaktadır.
Bu süreç içerisinde gerçekleşecek olan cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği seçimi ülkemizin gelecek yüzyılada şekillendirecek kadrolarında seçimi niteliği taşıyacaktır. Dünyanın içinde bulunduğu Savaş ortamı ve buna bağlı olarak ekonomide ortaya çıkan daralma ile birlikte Türkiye jeostratejik açıdan tarihinin en belirleyici olduğu günlerini yaşamaktadır. Böylesi önemli bir zaman diliminde 2023 yılında öncelikli olarak başkanlık seçimi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçimi gerçekleştirilecektir.
Yazıyı yazdığım şu anda taksimde patlayan bomba Türkiye’nin geleceğine yönelik ciddi spekülatif müdahelelerin olacağını da ortaya koymaktadır. Teröristlerin hain eylemi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Büyük Türkiye idealinin önüne ket vurabilecek bu tür terör hareketlerine karşı siyasetin bütün aktörlerinin ortak bir tavır alması kaçınılmazdır. Aksi halde tarafların birbirlerine suçladığı bir kısır döngü içerisinde konunun siyaset malzemesi yapılmasından kaçamayız. Türkiye’yi yönetmeye aday olan üç ana yapıyla karşı karşıyayız; Birincisi, yaklaşık 20 yıldır iktidarda olan ve son dönemde ülkemiz içerisinde ekonomi merkezli olarak zaman zaman eleştirilse de, Türkiye’de ve Dünyada yapıp ettikleri ile gerçek bir liderlik ortaya koyan Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği Ak Parti, diğer tarafta ise mevcut iktidarın eksiklikleri ve şımarıklıklarını öne çıkararak bunlar üzerinden muhalefet edip, toplumun önüne gerçekçi hiçbir proje koyamayan altılı masa diye nitelendirilen muhalif kanat, üçüncü olarak, toplumun önüne somut projeler sunan Yeniden Refah Partisini verebiliriz. Bütün bu Siyasi yapılar objektif olarak incelendiğinde Başkanlık seçimi için Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyon, bilgi birikim ve uluslararası camiada oluşturduğu pozitif etki ile birlikte yeniden başkan seçileceğini öngörmek mümkündür. Altılı Masa, ilk başta halkta Pozitif bir beklenti oluşturmakla birlikte, halka sunduğu hiç bir somut projelerinin olmaması, henüz başkan adaylarının belirlenmemiş olması ve İyi Partinin Türkiye’nin reel dinamiklerine uygun olarak CHP’nin ve altılı masanın söylemlerin aksine bir söylem geliştirmiş olması bu yapının kırılganlığını ve vizyon eksikliğini ortaya koymaktadır. Yeniden refah Partisi’nin Türkiye’nin bekasına yönelik somut projeler geliştirmiş olması ve rahmetlik Erbakan gibi milli damarın savunuculuğunu yapması Halkımız nezdinde ciddi bir sempati toplamasına sebep olmuştur.
Özellikle Başkanlık Seçiminde Recep Tayyip Erdoğan olgusu ile %50’nin üzerinde oy alacak olan Ak Partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçiminde performansı ve alacağı oy oranı herkes için merak konusu olmaktadır. Hal böyleyken seçim sonrasında ülkenin gelecek 100 yılını planlayacak ve İcraat Yapacak Yönetim kadrosunun belirlenmesinde Sayın Cumhurbaşkanına çok ciddi bir iş yoğunluğu düşecektir.