Bugün tam 36 yaşım bitti 37 yaşına giriyorum.

Şakağımdaki beyazlar artık daha net olarak gözüküyor.

Ruhum hala 18 ama bende beden olarak artık yaşlanıyorum.

Mesleki hayatım olarak da 12. yılı geride bıraktım.

Belli bir yaştan sonra harfleri yakından seçemezsin ama dönen fırıldakları uzaktan bile seçersin ya tam da öyle bir döneme giriş yapıyorum.

Bu geçen 36 yıllık zaman zarfında hep, “Ne kadar yaşadığın değil, nasıl yaşadığın önemlidir” felsefesiyle yaşadım.

Kendi doğrularımın, inandığım davanın peşinden koştum.

Mesleki hayatımda kalemimi kimsenin eline hiç vermedim.

Anlayacağınız kalemimi ben hiç satmadım.

Kalemimi şantaj, tehdit gibi kavramlar için hiç kullanmadım.

Doğru bildiğim inandığım davadan hiç geri dönmedim

Bugün bizi eleştirenlerin açalım bir sabıkasına bakalım.

Tehdit, şantaj suçlarından ceza almışlar mı almamışlar mı?

Bakın benim, son yerel seçimlerde Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’i desteklediğimi, herkes biliyor.

Zonguldak eski belediye başkanı Ömer Selim Alan’ın son 5 yılda belediyeyi nasıl yanlış yönettiğini ve benim kendisini nasıl eleştirdiğimi de herkes biliyor.

Fakat ben Tahsin Erdem’i destekledim diye kalemimi onun eline hiç vermedim.
Şimdi böyle bir algının peşindeler.

Ben Tahsin Erdem’i destekledim diye Tahsin Erdem’in yönetimsel olarak yapmış olduğu yanlışları da söylemeyeceğim anlamına gelmiyor.

Elmas Televizyonu’nda yapmış olduğum programların hepsinin kaydı var.

Aksini söyleyen olursa hiç sıkıntı yok gelsinler biz açarız arşivi!

Tahsin Erdem göreve başladıktan sonra karı kocanın işe alınmasının yanlış olduğunu Televizyon programında söyledim.

Tahsin Erdem seçildikten sonra Zonguldak Belediyesi’nin Ömer Selim Alan döneminde kiralamış olduğu araçları kime nasıl verildiğini Tahsin Erdem’in çıkıp açıklamasını gerektiğini de söyledim.

Fevkani Köprüsü üzerinden rant vurgunu yapıldığını, göreve gelen Tahsin Erdem’in bunu ortaya neden çıkarmadığını da sorguladım.

Çünkü rant vurgunu yapıldığını önce CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz daha sonra da Tahsin Erdem söylüyordu.

Seçim döneminde Tahsin Erdem, “Belediyede bankamatik memurları var” diyordu bunları ne zaman kamuoyu ile paylaşacağını hep sordum.

“Devletimizi, belediyemizi kim soyuyor bize de söyleyin” dedim.

6 ay geçmesine rağmen bir basın toplantısı yaparak bunları açıklamadığı için kendisini eleştirdim.

Zonguldak Limanında kafelerin kaldırım işgali yaptığını fakat bu kafelerden bir tanesinin belediye meclisi üyesinin olduğu için bu kaldırım işgaline ne belediyenin, ne de Tahsin Erdem’in ses çıkartmadığını da söyledim, eleştirdim.

Yalandan yere buraya gönderilen Zabıta ekiplerinin uyarı yapmaktan başka hiç bir şey yapmadıklarını da anlattım.

Zonguldak Belediyesine ait piyasa değeri 100 Bin TL olan Apple marka telefonlara Ömer Selim Alan ve Özel Kalem Müdürü Buğra Özçelik'in el koyduğunu ve Tahsin Erdem’in bu konu hakkında tek bir açıklama yapmamasını bangır bangır eleştirdim.

Telefonlar kaybolmuş mu, kaybolmamış mı çıksınlar bizi yalanlasınlar.

Diyorum ya ben kalemimi satmam.

Şimdi kalemini satan, namusunu bir otel odasında bırakan haysiyetsiz bizim üzerimizden başka bir algı yaparak sanki “Tahsin Erdem’den biz bir şey istedik de yapmadı diye onu eleştiriyoruz” algısı yapıyor.

Herkes işine bakacak!

Kimse bizi kendisi ile karıştırmayacak!

Sonra bizi bunlar CHP’li olmakla itham ediyor.

Ben benim babamı kaybettiğimde CHP’yi de babamın yanına gömdüm.

Çünkü babam Cumhuriyet Halk Partisi’ne ömrünü adamış ama vefa hiç görmemiştir.

CHP’nin doğasında bir vafasızlık var.

Bunu en iyi ben biliyorum.

Ben gazeteciyim arkadaş.

Ben Tahsin Erdem’i niye destekledim.

Dürüst diye!

Ama maalesef dürüstlük iyi bir yönetici olmaya yetmiyormuş.

Elmas Televizyonu Genel Müdürü Akın Kavi’nin söylemiş olduğu bir söz var!

“Biz Tahsin Erdem’e önermiyoruz, biz hala öğreniyoruz”diye

Evet öğreniyoruz.

Dürüst olan aynı zamanda da cesur olamıyormuş.

Öğreniyoruz.

Bakın benim partim olmaz.

Olsa, bugün Devrek eski Belediye Başkanı Çetin Bozkurt’un işçilere yaptığı mobbingi, tehdidi ben ses kayıtlarına kadar ortaya çıkartıp, üstüne Çetin Bozkurt ile davalık olmam.

Bugün benim partim olsa, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ı villasındaki güvenliğe kadar eleştirmem.

Bugün benim partim olsa, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’yı Ak Parti Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ile dalavereli işlerini programda konuşmam.

Kimse kusura bakmayacak!

Çaydamar’da bir fabrika halkı zehirliyor ve belediye bu işe bir çözüm bulmuyorsa ve bu belediyenin başında Tahsin Erdem varsa tabi ki ben Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Zonguldak’ta DSİ’nin yürüttüğü Dere Islah Projesi 1 yıldır bitmiyor ve yağan yağmur ile birlikte Zonguldak sel altında kalma riski taşıyorsa ve Tahsin Erdem bu şehrin mülki amiri olarak olayları seyrediyorsa tabi ki ben Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Zonguldak’ta o kadar genç varken sen aynı evden karı kocayı işe alıyorsan tabi ki ben Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Zonguldak Belediye Meclisi üyesi kendi mekanına ruhsat veriyor başkalarına ruhsat vermiyorsa ve Tahsin Erdem’de bunu bilerek göz yumuyorsa tabi ki ben Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Belediye Meclis Üyesinin limanda yeri var diye halkın hakkı olan liman işgal ediliyor ve bunu Tahsin Erdem seyrediyorsa tabi ki ben Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Tahsin Erdem seçim öncesi söylemiş olduğu “Belediyeyi talan etmişler. Biz gelelim hesabını soracağız” dedikten sonra seçilince bu talanın üzerine Tahsin Erdem sünger çekiyorsa tabi ki ben Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Tahsin Erdem masaya yumruğunu vurması gereken yerde vurmuyor, korkaklık yapıyorsa tabi ki ben Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Ruhsat verdiği mekanının sahipleri açmış olduğu Kent Lokantası’nın tabelasını yaptırıyor ve bu sokakta farklı algılara sebep oluyorsa ben tabi ki Tahsin Erdem’i eleştiririm.

Kimse bizi kendi ile karıştırmasın.