ZONGULDAK'IN UMUDU DOĞRU ELLERDE YEŞERMELİ!
Karadeniz doğal gazının bulunması,
Zonguldak için umut olmuştu.
Asırlık proje olan Filyos Limanı,
Karadeniz doğal gazının karaya çıkış merkezi olmuştu.
Zonguldak enerjinin başkenti olmanın hayallerine kapılmıştı.
Tıpkı geçmişte, kömür ile olduğu gibi.
Tüm ülkenin gözü bir anda Filyos’a çevrilmişken,
Bazı yöneticilerin kendini bilmez tavırları,
Ülkemiz ve şehrimiz için çok önemli olan projenin adına leke sürüyor.
Yemekhane sorumluluğundan hızlı bir şekilde yükselen bir isim,
Limana müdür olmuş!
Şimdi gözü daha yüksekteymiş.
Askeriyeden ani bir karar ile istifa eden bu isim,
Şimdi devletin imkanlarıyla,
Alem yapıyor!
Bu nasıl bir sorumsuzluk?
Böyle sorumsuz isimler,
Ülke için bu kadar önemli projelerde nasıl görev alıyor?
Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan,
Filyos Limanında yolsuzluk iddialarını köşe yazısına taşımıştı.
İddialar şu yöndeydi;
“C. Denizcilik, Filyos Limanı’nda çalışıyor.
TP-OTC Lojistik ve Destek Hizmetleri Direktörü T. ve C. Denizcilik’ten A’nın işveren yüklenici ilişkisinin dışında özel çıkar dostlukları vardır.
Bu ilişki, limanda bir sürü haksız, usulsüz kazanç elde edilmesine sebep olmuştur.
Bu sayede C. firması onlarca işi usulsüz,
İş tanımına aykırı, sözleşmeye ters, eksik yapmakta ve bu şekilde teslim etmektedir.
Hem de bu işleri olması gerekenden çok daha yüksek fiyatlara ve usulsüzce, firmamız TP-OTC’ye fatura kesmesine de müsaade ediliyor.
Örnek, TP-OTC’nin Filyos Limanı’nda 400 bin liraya yaptırdığı aynı işi
C. firmasının 14 milyon lira gibi fahiş fiyatlara yapmasına müsaade edildi.
C. firmasının bugüne kadar yaptığı işler biraz incelenip soruşturulduğunda bunun gibi örnekler görülecektir.”
Bu iddialarla ilgili henüz bir yalanlama gelmedi.
Filyos limanı emin ellere emanet edilmeli.
Kendini bilen yöneticiler olmalı…
Öyle rakı masalarında,
Devletin imkanlarıyla kadeh tokuşturacak değil,
Milli Projemizi daha yukarıya taşıyacak isimlere ihtiyaç var…
Filyos Zonguldak’ın umudu,
Hatta ülkenin umudu,
Kimsenin kendi zevkleri için umudumuzu kırmasına müsaade etmeyiz!
ARSIZLIĞIN PARTİSİ Mİ OLUR?
İki akraba siyasetçi,
Dümenleri farklı yere kırmışlar.
Bu iki siyasetçinin ortak akrabası,
Başka bir akrabalarını işe sokmaya çalışıyor.
Önce muhalif isme gidiliyor,
Bir miktar para teklif ediliyor,
Muhalif akraba parayı alıyor almasına ama,
İşi çözemiyor.
Bu kez diğer akrabanın kapısı çalınıyor.
O iktidarda,
Sorduk;
‘Neden önce iktidar olan akrabaya gitmediniz’ diye.
Onun isteyeceği paranın çok olacağını biliyorlarmış,
Önce daha ucuz olan muhalif akraba ile işi çözmeye çalışmışlar.
Çözemeyince diğer akraba devreye girmiş,
Hem de muhalifin aldığı paranın 10 kat fazlasını talep etmiş…
Rakamları duyunca,
Çaycılık yaparken,
Nasıl bir anda plaza sahibi olduğunu şimdi daha iyi anladık!
Almış parayı yerleştirmiş genci işe…
Buraya kadar hikaye de bir sorun yok,
Fakat yüksek paralarla işe giren gencin,
Daha verdiği parayı amorti etmeden
İşten çıkartılma ihtimali var.
O zaman ortalık şenlenecek işte…
Bu akraba olan iki siyasetçinin ortak özelliği,
Parayı çok sevmeleri.
Muhalif olanın kötü bir huyu daha varmış,
Kafayı bulunca,
‘Ellere varda bize yok mu?’ diye soruyormuş!
MUHTARDA NE CEVHER VARMIŞ!
Zonguldak İncivez Mahallesi muhtarı Hüseyin Cevher,
Bir cenaze sahibinden camiye ve hocaya vermek için 2000 TL almıştı.
Bu konuyu gündemimize taşıdık.
Bana bir muhtarın,
Cenaze zamanı bir aileden para istemesi ilginç geldi.
Bu ülkede cenaze hizmetleri ücretsiz karşılanıyor.
Muhtar bizim hakkımızda gitmiş karakola şikayette bulunmuş.
Ona iftira atıyormuşuz.
Yahu sen kimsin de biz sana iftira atalım!
Söz konusu cenazeye bende katıldım.
Avluda herkes muhtarın bu tutumunu konuşuyordu.
Hüseyin Cevher karakolda ki ifadesinde,
Parayı aldığını kabul ediyor,
Ama o istememiş aile vermiş.
Hadi oradan!
Ben bu muhtarı tanımıyordum,
Artık tanıştım.
Hakkında biraz araştırma yaptım.
Muhtarda ne cevherler varmış…