Dün Zonguldak'ta 80 yaşındaki kadını öldüren S.B.,

Serbest bırakıldı…

Verdiği ifadede kadını domuz sandığını söyledi.

S.B çalılıkta seslerin geldiğini,

Birkaç kez seslenmesine rağmen karşılık verilmemesi üzerine

Tüfekle ateş açtığını savundu.

Kadını vurduğunu görerek baygınlık geçirdiğini,

Kendine geldikten sonra polisi arayıp durumu bildirdiğini söyledi.

S.B., çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe,

Konutu terk etmeme ve adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı.

Biz bu duruma şaşırırken,

Bugün bir iddia kulağımıza fısıldandı.

S.B. ruhsatsız olarak işletilen Değirmenciler Kömür Fabrikasında çalışıyormuş.

Serbest kalmasının ardından,

Ruhsatsız işletmenin sahibi Osman Demirel,

‘Ben devreye girdim serbest bıraktılar’ diyerek böbürleniyormuş.

Ruhsatsız işlerine kimse dokunamadığından anlıyoruz ki,

Osman Demirel nüfuslu birisi…

Ama yargıya müdahale edebileceğine ihtimal vermiyoruz.

İddia edilen bu konuşmaların sebebi,

Kendini güçlü gösterme çabası olabilir…

ORA’DA BİR KÖY VAR UZAKTA!

Zonguldak’ta garip işler oluyor…

Bazen bu şehirde kimin eli kimin cebinde,

Anlamakta zorlanıyorum…

Kömürlükte basılan memur,

Gazeteciye hatırı sayılır avanta veriyor susturmak için,

Yıllar sonra aynı gazetecinin karısıyla,

Orada burada oturuyor!

Demek ki verdiği avantanın yanında,

Bir de kurumdan bilgi uçuruyor!

Müdür bey de kurumda tüm bu yaşananlara sessiz…

İçeriden karısı aracılığıyla bilgi alan adam,

Kurumu gelir kaynağı haline getirmiş.

Memurları haraca bağlamış!

İstihbarat kaynağı belli…

Ama kimse ona sesini çıkartamıyor.

Çünkü ilişkiler pamuk ipliğine bağlı…

İşler böyle olunca,

Bir pehlivan çıkıp müdürü tehdit ediyor,

Kimi işe gelmiyor…

Amirin, memurun gözü başı ayrı oynuyor!

YAVRU OPERASYON ÇOCUĞU!

Operasyon çocuğunun yavrusu,

Geçtiğimiz günlerde talihsiz bir olay yaşamış.

Alkole olan düşkünlüğünü duymuştuk.

Bu çocuğun başına ne geliyorsa zaaflarından geliyor.

Paraya zaafı vardı,

Avanta isterken enselendi,

Mahkemeden ceza aldı…

Alkole zaafı nedeniyle geçtiğimiz günlerde dayak yedi.

Kılavuzu karga olduğu için,

Burnunun pislikten kurtulmadığına şaşırmamak gerek.

İçkili mekanın kapısında,

Merdivenleri uçarak inmiş.

Koca cüssesi yerde top misali sekerken,

Arkasına bile bakmamış!

Büyük operasyon çocuğu gibi,

Küçük operasyon çocuğu da korkak çıktı iyi mi…

Benim evimin önüne pusu kuranları savunan operasyon çocukları,

Şimdi kendi yediği dayağı nasıl sindirecek göreceğiz.

Valla üzüldüm desem yalan olur…

Kalabalıkta işlenen kabahatin tenhada özrü kabul olmaz.

Bu günlerinin tadını çıkartmalı,

Bu kafayla giderse,

Büyük operasyon çocuğu gibi sokağa çıkamaz,

Ancak klavye başında ahkam keser!

Neyse…

Küçük operasyon çocuğu benim muhatabım değil.

Onun için kalem kıpırdatmaya değmez!

Sonuçta tasması başkasının elinde,

Havla diyorlar havlıyor,

Otur diyorlar otuyor,

Kalk diyorlar kalkıyor…

UYUŞTURUCU BAĞIMLISI ŞİMDİ ADAM OLMUŞ!

Üç harflinin yeğeni benim hakkımda ahkam kesiyormuş!

Benimle konuşanlara,

‘Düşmanımız ile nasıl konuşursun’ diye hesap sormaya kalkıyormuş,

Üç harfli dayısından aldığı cesaret ile!

Dünkü çocuk,

Tecrübesiz elbet…

Genç yaşta uyuşturucu batağına düşmüştü.

Dayısı ofisimde anlatır,

Kara kara düşünürdü…

‘Bu çocuğu nasıl kurtaracağım’ diye başlayan cümleler kullanırdı.

‘Takozun orada hap içiyormuş,

Esrara düşmüş’ derdi…

Sonrasında bu illetten kurtuldu mu bilmiyoruz.

Ama sanki kafası hala dumanlı gibi!

Erkek çocuk dayıya çeker derler,

Şaşırmamak lazım!

Ama bu ufaklığa önerim şu,

Senin en büyük düşmanın ben değilim,

Uyuşturucu!