Günün önemli kulis bilgisine göre,

İzmir’den gelip, Ereğli’nin havasına suyuna koyan Ege Doğa firması, Erdemir’den çekilmiş.

Ya da gönderilmiş.

Henüz olgunlaşan bir bilgi yok.

Erdemir ve Ege Doğa el ele vererek bölgede 5 tane atık tesisi kurdu.

Bölge halkının çok ciddi direnişi ve hukuki mücadelesi sonucunda bu tesisler kapatıldı.

Ardından eski bir taş ocağını büyüterek yıllık 600.000 ton cüruf depolamak istedi.

Ege Doğa, Erdemir’in taşeronu,

Yöneticilerle nasıl bir ilişkisi var bilinmez,

Ama ortada ciddi iddialar var.

Erdemir’in içine kurulan eleme tesisleri…

Ayrıştırılmış atıktan çıkan hurda miktarı…

Fabrikanın milyonlarca lira zararı…

Liste uzattıkça uzuyor.

Erdemir, elini kirletmemek için Ege Doğa firmasını kullanırken,

Bu duruma herkes sessiz kalıyor.

Şimdiye kadar çevreye herhangi bir olumsuz etkisi olmadığı halka yutturulan, cüruf ve sonrasında cürufun işlenmesiyle elde edilen agrega ürününün aslında o kadar masum olmadığını hepimiz gördük.

Peki nasıl gördük?

Ereğli’nin ‘çevreciyim’ diye ortalarda gezen başkanı Halil Posbıyık sayesinde görmedik!

Bölge halkının ısrarlarıyla,

Ereğli Demir ve Çelik Fabrikası’ndan aldığı cürufları işleyen ve agrega isimli ürünü üreten şirketin tesislerinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporu ve TÜBİTAK Analiz Raporu’nda tesisin faaliyetlerinin yönetmeliğe uygun olmadığı tespit edildi.

Bu rapora göre;

Cürufların tehlikeli atık olduğu,

Sulu ortamlara karışmasının engellenmesi ve özel mühendislik gerektiren düzenli depolama yapılarak bertaraf edilebileceği belirtildi.

Ayrıca raporda, balıklar üzerinde yapılan inceleme sonucunda da cürufun suya karışmasıyla birlikte ciddi sağlık sorunları yaratmasından dolayı “tehlikeli” olduğu sonucuna varıldığı açıklandı.

Bilimsel gerçekler gün gibi ortadayken,

Nasıl oluyor da herkes susuyor?

Ya da kim neyin karşılığında susuyor?

Mesela sözüm ona çevreci olan Halil Posbıyık neden bu kadar sessiz?

Onu susturan TEKAY firması mı?

Peki Kaymakam Bey?

Erdemir’in içinde kurulan bir ayrıştırma tesisi var.

Bu tesisinin yasal hiçbir dayanağı yok.

Ama kimse ağzını açamıyor.

Cürufun zararlı olduğunu ne belediye başkanı ne de kaymakam dillendiremiyor.

CHP’li belediye ile iktidarın bürokratı olan Kaymakam’ın bu dayanışması, bizi sevindirmiyor değil!

Ama Ereğli halkını üzüyor!

Hizmet anlamında dayanışma sergilemelerini beklerken,

Çevre katliamı konusunda dayanışma sergilememeleri enteresan.

Ege Doğa’nın gitmesi şu saatten sonra hiçbir şey değiştirmez.

Ege gider, Marmara gelir…

Kaymakam ve Belediye başkanı olduğu sürece,

Erdemir bir yolunu bulup,

Cüruf zehrini Ereğli’ye salmaya devam eder!

ÖZEL HASTANEYE GİDERKEN DİKKAT EDİN.

Bir özel hastane…

Vatandaş kontrol için çocuğunu getiriyor.

‘Haydi gelmişken sünnet ediverelim’ diyorlar.

Ama küçük çocuk bir türlü iyileşemiyor.

Her kontrolde, ‘normal iyileşir’ deyip yolluyorlar.

Aile bakıyor olacak gibi değil.

Gidiyorlar Tıp Fakültesi Hastanesine.

Oradaki hekim tekrar sünnet edilmesi gerektiğini söylüyor.

Aile sonrasında öğreniyor ki;

Özel hastanede ki genel cerrahın tek mağduru kendileri değilmiş.

Birkaç çocuk daha sünnetin ardından sorun yaşamış.

Bakınız, çok basit bir cerrahi işlem olan sünnette bile sorun yaşanıyor.

Gerisini varın siz düşünün…

Aileler evlatlarının sünneti için bu hastanelere binlerce lira ücret ödüyor.

Aynı hastane kalp ameliyatlarında da büyük vurgunlar yapıyor.

Bu hastanenin yönetiminde siyasiler de var.

Gün gelir, seçim meydanında yanlış yapılan sünnetin hesabı bile sorulur.

Daha kaliteli sağlık hizmeti alabilmek için on binlerce, hatta yüz binlerce lira harcayan hastalar,

Telafiyi yine kamu hastanelerinde arıyor.

Zonguldak’ta özel sağlık hizmetleri konusunda büyük sıkıntı yaşanıyor.

Biri hayali hastayı yoğun bakımda yatırıp devletten para alıyor.

Bir diğeri, bir sünneti bile becerip yapamıyor…

Özel hastaneler kazanıyor,

O hastanede yüz binleri bulan maaşlarla çalışan doktorlar kazanıyor.

Hastaneler tarafında, yolunacak kaz gözüyle bakılan hastalar kaybediyor!

Yoğun bakımda yatan hayali hastalar yüzünden devlet kaybediyor!