Ticaretle ilk tanıştığımda lise öğrencisiydim.

Kolay bir çocukluğum olmadı tabii.

Çalışmaktan başka çaremiz olduğu pek söylenemez.

Site dolmuşlarında muavinlik yaparak başladığım ticarette, 25 otobüslük araç filosuna kadar çıktım.

Farklı şehirlerde taşımacılık ihaleleri aldım.

Üniversitelerin yemek ihalelerini kazandım.

Ticaret bu, iyi günü olduğu gibi zor günleri de oldu.

Çok kazandım, çok kaybettim!

Yılmadım, kaçmadım!

2017 yılında medya yatırımı yapmaya karar verdim.

Ali Rıza Tığ tarafından kurulan Pusula Televizyonunu satın aldım.

Tığ, televizyonu 2 yıl geçmeden tıpkı Bartın’daki gazete gibi batırmıştı.

Bakmayın şimdi böyle bizim hakkımızda ‘meteliksiz’ falan yazdığına.

Batma konusunda kendisinin muazzam deneyimleri bulunuyor!

Ali Rıza Tığ batan televizyonunu yüksek fiyattan Yasin Hamzaçebi’ye satmak için adeta kapısında yatmıştı.

Yasin Hamzaçebi televizyon yerine Ereğli’den gazete aldı.

Sonrası hepinizin malumu, televizyonunu almadı diye Yasin Hamzaçebi hakkında her gün bir haber çıktı.

O günlerde girdiği ekonomik dar boğazı aşmak için televizyonu satmaktan başka çaresi yoktu.

Atilla Öksüz o günleri Pusula’ya veda yazısında şöyle anlatmıştı;

“Pusula Yayın Grubu, bir süredir ekonomik sıkıntılar yaşıyordu.

Gerilim hepimizi sarıyordu.

Televizyon satılınca, toparlayacaktı.

Pusula TV satıldı.

"Televizyonu alıyorum, ama sen de geleceksin" koşulu, bu defa televizyonun yeni sahibi Akın Kavi'den gelmişti.

Kavi ile önce baş başa, sonra ikimizin de özüne-sözüne güvendiğimiz dostumuzun eşliğinde yaptığımız üç saatlik görüşme sonrası el sıkıştık.

Pusula, ekonomik sıkıntıdan kurtuldu.

Bana yeni bir sayfa açma şansı doğdu.”

Satabilmek için fiyatı oldukça düşürmüştü Ali Rıza Tığ.

Kelepir fiyata aldık Televizyonu ve bizim için karlı bir yatırımdı.

Anlayacağınız bugün bizim ticari geçmişimizi eleştiren Ali Rıza Tığ’ın iki şirket batırmışlığı var!

Televizyon sattığında ekonomik sorunlarının çözüleceğine inanıyordu ama öyle olmadı.

Yıllarca gazetecilik yapan, bir kez mermi defalarca dayak yiyen, iki şirket batıran Ali Rıza’nın bugün hala milyonlarca borcu var.

Bize ‘meteliksiz’ derken, matbaa hurdalarını satmak için harcadığı çabayı gülerek izliyoruz!

Malum efendim,

Ne kadar dönersen dön, mabadın arka taraftadır…

Biz Ali Rıza’nın 2 yıl olmadan batırdığı televizyon kanalını, 7 yıldır ayakta tutuyoruz.

Hem de resmi ilan almadan!

Şimdi Televizyona ek olarak Elmas Gazetesi yayın hayatına başladı.

Hedeflerimiz doğrultusunda ilerleyeceğiz.

Önümüze engel koyanlar, bizi yolumuzdan alı koymak isteyenler elbet olacak, oluyor da.

İftira ile yalan ile bizi karalamak isteyenler olacak, oluyor da.

Biz işimize bakacağız.

Elmas Gazetesi Zonguldak’a hayırlı olsun.

Tek duamız şu;

Allah Utandırmasın…

MUSTAFA ÇAĞLAYAN’IN RÜYASI

Merkez ilçe başkanlığı koltuğunu henüz ısıtamadan, 5 bin Euro skandalıyla görevden alınan Mustafa Çağlayan,

Bu kez vekalet ettiği il başkanlığı koltuğunun altından kaymasından korkuyor.

Asgari ücretle çalışırken, milyonluk villa alan il başkanına, AK Parti çevreleri ‘Nereden geliyor bu değirmenin suyu’ diye sormaya başladı.

Mustafa Çağlayan ise, baktı bu atanma işleriyle bir yere gelemeyeceğim.

Seçilme derdine düştü.

Adı başarıdan çok skandal ile anılan Çağlayan, şimdiden belediye meclis üyesi listesi yaparak, adaylık için kulis çalışmalarına başlamış.

Biz ihtimal vermiyoruz ama bir düşünsenize Mustafa Çağlayan’ın Zonguldak Belediye Başkanı olduğunu.

Asgari ücret ile villa alan Çağlayan, belediye başkanlığı maaşıyla nasıl bir mal varlığı yapar.

Devrek Belediye Başkanı Çetin Bozkurt’u başkanlığının ilk yılında villa almasını eleştiren gazetecilerin, Mustafa Çağlayan’ın, il başkanlığının 6. ayında villa almasına sessiz kaldığı şehirde hiçbir şeye şaşırmamak gerek!

Zeki Tosun’un il başkanlığı döneminde, engelli raporuyla araç almasını diline dolayanlar, Mustafa Çağlayan’ın, yeğeninin üzerine aldığı engelli aracıyla gezmesini görmezden geldiği şehirde hiçbir şeyi kafaya takmamak gerek!

Mustafa Çağlayan’a kim gaz veriyor bilmiyoruz ama, aday gösterilse bile, eniştesinden aldığı asgari ücret ile seçim propaganda dönemi oldukça zor geçer.

Sonra villayı verenler tekrar elini cebine atmak zorunda kalır.

Vah benim Zonguldak’ımın haline.