Ankara ziyaretimizin ardından kente döndüm.
Benim adıma olumlu temaslar oldu.
Yeni dostluklar edindim.
Eleştirileri dinledim, önerileri aldım.
Son günlerde karşımızda kurulan cephe ile mücadele etmek adına yeni taktikler aldım.
Ankara’da iken Seyfi Boyraz’da bize karşı savaş açmış.
Tabi ki şaşırmadık…
Çünkü bu yazılanların neden yazıldığını,
Neyin karşılığında yazıldığını biliyoruz.
Hatta fiyatını bile biliyoruz.
Biz Seyfi Boyraz ile pandemi döneminde çalıştık.
Zor zamanları birlikte yaşadık.
Bu Televizyona katkısı asla azımsanamaz.
Bize dostluk yaptı.
Biz de elimizden geldiği ölçüde ona destek olduk.
Geçmişte yaşadıklarımızın hatırına, ben Seyfi Boyraz’ın yazdıklarına onun üslubu ile cevap vermeyeceğim.
Geçmişte yaşanan dostluğun hatırı, bu kadar ucuza satılmamalıydı.
5 bin TL ucuz bir rakam olmuş.
Canı sağ olsun!
Aynı Seyfi Boyraz, yaptığımız Coşkunoğlu haberi için,
‘Haberi yapmadan önce oturdu pazarlık yaptı, para alamadığı için haberi yaptı’ demiş.
Sevgili Seyfi beni hiç tanıyamamış.
Bu söylediği alenen iftira!
Mustafa Çağlayan, Coşkunoğlu firmasını kurtarmak için tüm dinamikleri harekete geçirdi.
Herkes bu konuda sistematik şekilde yalan söylüyor.
Aynı Mustafa Çağlayan, Coşkunoğlu haberinin ardından, 6 ay önce yaptığım haber ve köşelerle ilgili bana dava açıyor.
Ama ısrarla villayı nasıl aldığını söylemiyor.
Basın toplantısında ‘Evimi sattım öyle aldım’ demişti.
Ama eski oturduğu ev hala kendi üzerine ve içerisinde Abdullah Karagüzel oturuyor.
Evet biz sizin dostluğunuzu bilemeyiz.
Fakat bu nasıl bir dostluksa,
Ahmet Yılmaz Mustafa Çağlayan’a milyonluk villa veriyor,
Mustafa Çağlayan’da oturduğu evi Abdullah Karagüzel’e tahsis ediyor.
Allah herkese Ahmet Yılmaz gibi dost nasip etsin.
Öyle ya baba oğluna yapmıyor böyle kıyak!
Biz bu villa haberini yaptığımız için Mustafa Çağlayan beni dava etti.
Bir şey çıkmadı.
Adalet önünde hesaplaşmaktan korkanlar,
Bizi oyalamak için üzerimize farklı isimler salıyor.
Bu Akın Kavi korkusunu anlamak da mümkün değil.
Ne mutlu bana ki;
Dün düşman olanlar, bugün bana karşı birleşti.
Bu birliktelik Zonguldak sorunları karşısında da devam ederse kent adına yararlı olur.
Coşkunoğlu’nu sahip çıktığınız kadar, kentte kronik hale gelen sorunlara da sahip çıkın lütfen…

İL TARIM VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ GERÇEKLERİ NEDEN AÇIKLAMIYOR?
Zonguldak’ta Coşkunoğlu olayında yer yerinden oynadı.
Dile kolay 10 ton bozuk tavuktan bahsediyoruz.
Şirketin yetkilisi bana yaptığı ilk açıklamasında;
‘İl Tarım Ve Orman Müdürlüğü ekipleri bana kumpas kurdu’ dedi.
Eski İl Müdürü Cemalettin Çataklı’nın Karabük’te tavuk şirketi varmış da,
Coşkunoğlu onlardan tavuk almadığı için, kendisine kumpas kurulmuş.
Bu ifade kelimesi kelimesine Mustafa Özkan’a ait.
Çıksın inkar etsin!
Ben Cemalettin Çataklı’nın ne kadar namuslu, ne kadar dürüst bir bürokrat olduğunu biliyorum.
Sayın Çataklı böyle bir şeye tenezzül etmez.
Önce Cemalettin Çataklı’ya iftira attı,
Ardından bana iftira attı.
Ortalık yalan ve yanlış bilgiden geçilmezken, 
İl Tarım ve Orman Müdürlüğü şimdilik sessiz kalmayı tercih ediyor.
Yeni müdür Nihat Ağan’ın bu sessizliği hayra alamet değil.
Bu adam çıkmış senin salefine iftira atmış.
Çık açıkla kesilen cezayı, neden ceza uygulandığını.
Tarım ve Orman Bakanlığı, taklit veya tağşiş yapan firmaları açıklayarak, 
Halk sağlığı ile oynayan firmaları sıkça teşhir ederken,
İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Coşkunoğlu firmasına ait şirkette yakalanan 10 ton bozuk tavuğu neden saklıyor?