Sosyal Medya Yasası acil bir gereklilik haline gelmiştir. Sosyal medya, terörün en büyük silahlarından biri olmuştur. Bugün olağanüstü bir dönemden geçiyoruz; TUSAŞ'ta yaşanan terör saldırısında 5 şehit verdik ve 22 yaralı var. Bu olay, toplumumuzda derin bir üzüntü ve kaygı yarattı. Ancak, olmadığı halde TUSAŞ'ta rehineler var diye sosyal medyada yayılan yalan haberlerin terörü gerçekleştirenlerin amacına tuz ve biber ekti. TUSAŞ saldırısı, sosyal medyanın yanlış bilgilendirme açısından ne denli tehlikeli bir platform haline geldiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Son yıllarda, yangın ve deprem gibi doğal afetlere ilişkin yayılan yanıltıcı bilgiler, Türk halkı üzerinde tedirginlik yaratmaya yönelik sistematik bir çaba olarak öne çıkmaktadır. Terörün amacı, toplumu korku içinde tutmak değil midir? Sosyal medya, bu tür manipülasyonların en etkili aracı haline gelmiştir.

Bu nedenle, sosyal medya yasasının acilen çıkarılması bir zorunluluktur. Yanlış bilgi paylaşımında bulunan herkes derhal cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde, kötü niyetli bireyler sosyal medyayı bir silah gibi kullanmaya devam edecekler.

Avrupa ülkelerinde sosyal medya yasaları mevcuttur; bu ülkelerde Türkiye’deki kadar serbest bir paylaşım yapılmasına izin verilmemektedir. Kendi güvenlikleri söz konusu olduğunda, bu ülkeler demokrasiyi bir kenara bırakarak sıkı önlemler alabilmektedir. Ancak Türkiye'de, sosyal medya yasasının çıkarılmasına yönelik tepkiler, özgürlüklerin kısıtlandığı iddialarıyla karşılanmaktadır. Oysa güvenlik, her şeyden daha önemli bir meseledir.

Günümüzde Amerika, İsrail ve Batılı ülkeler çeşitli yollarla ülkemize saldırmaya çalışmakta; besledikleri terör örgütleri aracılığıyla sosyal medyayı kullanarak toplumu karamsarlık ve kaos içinde tutmayı amaçlamaktadır. Sosyal medya, terörist zihniyete sahip kişilerce toplumda korku oluşturmak için etkin bir şekilde kullanılmaktadır.

Aynı zamanda sosyal medya, nefret söylemi ve dijital taciz gibi olumsuz davranışların artmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu durum, özellikle genç bireyler üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Sosyal medya yasası, bu tür davranışlara karşı daha etkin önlemler alınmasını sağlayarak kullanıcıların güvenliğini artırabilir. Yalnızca düzenleyici bir çerçeve sunmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumun güvenliğini, bireylerin mahremiyetini ve dijital alanın sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamayı amaçlamalıdır. Bu nedenle, sosyal medya yasasının gerekliliği hem bireylerin hem de toplumun yararı için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Yasaların etkin bir şekilde uygulanması, dijital dünyanın daha güvenli ve adil bir yer haline gelmesine katkıda bulunacaktır.
Buradan özellikle milletvekillerimize sesleniyorum 
Sosyal medya yasası şarttır ve bu konuda hiç vakit kaybetmeden harekete geçilmelidir. Güvenliğimiz, huzurumuz ve geleceğimiz için bu adımın atılması elzemdir.