Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin şehrimize katkısı azımsanamaz.
Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Mahmut Özer’in Rektörlüğü döneminin ardından ne yazık ki geriye giden bir grafik mevcut.
Deprem nedeniyle yüz yüze eğitime ara verilmesiyle, üniversite öğrencisinin önemini kent olarak daha iyi anladık.
Öğrencinin ne kadar fazla olması, esnaf için, kentin sosyal dinamikleri için o kadar iyi.
Ama geldiğimiz noktada, Prof. Dr. Mustafa Çufalı rektörlüğü döneminde, Bülent Ecevit Üniversitesi adeta gerileme dönemine girdi.
Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in rektörlük döneminde rüzgarın tersine döneceğini düşünürken, 
Çufalı’yı arar hale geldik.
Mahmut Özer’in ardından öğrenci sayısında herhangi bir artış olmazken, fakülte, endüstri ve yüksek okul sayıları da aynı kaldı.
Akademik anlamda Mahmut Özer’in kazanımlarının üzerine koymayı başaramayan iki farklı rektör,  fiziki olarak da Üniversiteye deyim yerindeyse çivi çakmadı.
Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer döneminde ise üzülerek söylüyoruz, üniversitenin adı ulusal medyada skandallarla anıldı.
Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve Şenol Hakan Kutoğlu, ilimize misafir olarak gelen depremzedelere yerde yemek ikram ederken, kendilerinin masada yemek yediği fotoğraf ülkede gündem oldu.
Aynı ikili, üniversite senatosundan toplanan deprem yardım paralarını AFAD hesapları yerine gitti Üniversite Vakfına yatırdı.
Üniversite öğrencisi olmadan şehrin ne kadar sessiz olduğunu görüyoruz.
Bu durum, esnafı olumsuz etkiliyor.
Üniversiteyi hem akademik hem de fiziki olarak geliştirmesi ve öğrenci sayısını arttırması gereken yöneticiler ise kendi ikballerinin peşinde.
Biz bu eleştirileri yapınca da koca Profesörler çıkıp ‘bizden para istedi’ yalanını yüzleri kızarmadan söylüyor.
Savcının karşısına çıkınca da geri vites yapıyor.
Son günlerde üniversite konusunda gelen en büyük şikayet ise Kampüs içinde bulunan Sezai Karakoç Kültür Merkezinin sahnesini kültürel amaçlı kullanmak isteyenlerden talep edilen yüksek ücretler.
Şehirle iç içe olan üniversitenin, şehre kültürel ve sanat anlamında da katkısı olmalı.
Salon için istenen ücretler neye göre isteniyor bilmiyorum fakat Hz. Muhammed Mustafa’nın (SAV) dediğini gibi;
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin”

101 NUMARALI ODAYA GİREN TERLER
Zonguldak’ta şer odaklarının sözcüsü olarak, Ak Parti İl Başkanı Muammer Avcı’yı yıpratma çalışmalarını sürdüren Ali Rıza, kendi hakkındaki eleştirilere cevap vermekten kaçınırken, Avcı’yı yıpratmak için iftira üretmeye devam ediyor.
Ne diyor Ali Rıza; “İl Başkanı neden terliyor?”
Geçmişte Muammer Avcı için övgü dolu sözlerle bahseden Ali Rıza, Avcı il başkanı olduğunda ne olduysa, aynı Ömer Selim Alan’da yaptığı gibi makas değiştirdi!
Özsüt için yaptıklarının yarısını bu şehir için yapmayan Hamdi Uçar’ı yeniden milletvekili yapabilmek için çalışan bu şer odaklarının, hedefine Muammer Avcı’yı koymasına şaşırmamak lazım.
Seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde, kendi ikballeri için Ak Parti’yi karıştıranlara inat, kapı kapı gezen Muammer Avcı’ya kimlerin saldırdığına bakınca, amaçlarını anlamak aslında çok kolay.
Yıllarca şehre hizmet etmeden at koşturanlar, kendi ikballerinin önünde engel olarak gördükleri Muammer Avcı’yı yıpratmak için yalana başvuruyor.
Ali Rıza bunların sadece bir maşası!
Zonguldak’ta tüm ilişkilerini çıkarları uğruna kuran, dostluk nedir bilmeyen Ali Rıza’nın geçmişi bu konuda pek temiz sayılmaz.
Sofrasında yemek yediği ve ölümünün ardından arkasından methiyeler düzdüğü yazılar kaleme aldığı dostunun arkasından kurduğu kumpas herkesin dilinde. 
Rahmetlinin bu kumpastan bilgisi var mı bilmiyoruz.
Ama sırf para için, başka gazeteci üzerinden koca aileyi tufaya düşürmek, tam anlamıyla şeytani bir plan!
Peki Ali Rıza’ya soruyorum;
Eşin hakkında yürütülen bir soruşturma var.
İşe gitmediği, mesai saatlerine riayet etmediği iddia ediliyor.
Bu soruşmayı kapatmak için sağa sola telefon yağdırıyorsun.
Eşin işe gidip terlemeden kazandığı o parayı nasıl harcadı?
İşe gitmeden kazanılan parayı nasıl yedirdiniz çoluk çocuğunuza?