Tek Devlet, Tek Millet: Türkiye’nin Birlik ve Beraberlik Mücadelesiyle konu bir giriş yapmak istiyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki, ülkemiz çok önemli meselelerle uğraşırken, konuyu yüzeysel detaylara indirgemek istemem. Her ne kadar yerel bir gazeteci olsam da sonuçta biz de bu ülkenin bir parçasıyız, bir vatandaş olarak yaşanan gelişmeleri hepimizi çok yakından ilgilendiriyor ve bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Türkiye, tarih boyunca, birlikte hareket etmenin gücüyle ayakta kalmış, nice zorlukların üstesinden gelmiştir. Bugün de aynı kararlılığı göstermemiz gereken bir zamandayız.
Türkiye, yıllardır güçlü bir dayanışma ruhuyla, bir arada durarak varlığını sürdürmüş bir ülkedir. Ancak dış mihraklar ve onların kullandıkları çeşitli araçlar, bu sağlam yapıyı sarsmaya çalışmaktadır. Bu güçler, "Kürt sorunu" gibi başlıklar altında toplumun bir kısmını manipüle etmeye çalışarak ayrılıkçı hareketleri desteklemektedir. Gerçekte ise bu durum, ülkemizin iç huzurunu bozmak, güvenliğimizi tehdit etmek ve Türkiye’nin istikrarını zedelemek için atılan adımlardan biridir.
Bu oyunlarda değişen yüzler olsa da, hedefin hep aynı olduğu açıktır: Türkiye’yi zayıflatmak. Ermeni, Yahudi ve İngiliz gibi çeşitli yabancı gruplar, yerel ayrılıkçı hareketleri birer piyon olarak kullanarak kendi çıkarlarını koruma gayretindedir. Türkiye’nin iç huzurunu ve birlik beraberliğini bozmayı hedefleyen bu çabalar, aslında Türk milletine karşı açılan gizli bir savaştır. Millet olarak bu tür oyunlara karşı her zaman dikkatli ve uyanık olmalıyız.
Devlet, son yıllarda terörle mücadelede önemli ve kararlı adımlar atmaktadır. Kayyum atamaları gibi tedbirler bazı çevrelerce eleştirilse de, halkın güvenliği için alınan bu önlemler oldukça önemlidir. Bu adımların amacı, terör örgütlerinin yerel yönetimlerdeki etkisini sınırlamak ve toplumsal huzuru sağlamaktır. Bu önlemler, ülkemizin birlik ve beraberliğini koruma noktasında önemli bir hamle olarak görülmelidir.
Güçlü bir Türkiye ideali, terörden arınmış bir gelecekten geçmektedir. Bugün Türkiye’nin en temel hedefi, vatandaşlarının huzur ve güvenlik içerisinde yaşayabileceği bir ülke inşa etmektir. Devletin bu amaçla attığı adımlar dikkatle takip edilmeli, toplum olarak bu sürece destek vermeliyiz. Devlet Bahçeli’nin ikinci kez silah bırakma çağrısı, bu çabaya katkı sunan adımlardan biridir. Ancak bu noktada, Türk milleti olarak her zamankinden daha fazla uyanık olmalı, ayrılıkçı hareketlere ve bölücülük oyunlarına karşı güçlü bir duruş sergilemeliyiz.
Toplumu Huzursuz Etme Çabaları: Sokak Eylemleri ve Tehlikeli Sloganlar
Son günlerde terör örgütleri ve yandaşları, ülkemizde sokak eylemlerini artırarak Kürdistan sloganları atmakta, toplumsal düzenimizi bozmaya çalışmaktadır.
Ancak devletimizin bu konuda aldığı tedbirler ve atacağı adımlar, toplumsal düzenin sağlanması için oldukça önemlidir. Elbette ki devletimiz bu tür oyunlara karşı hazırlıklı ve kararlıdır.
Türkiye, birlik ve beraberlik ruhunu koruduğu sürece hiçbir güç onu yolundan alıkoyamayacaktır. Bugün, terörle mücadelede devletimizin aldığı önlemleri desteklemek, ülkemizin güvenliği için en büyük sorumluluğumuzdur. Terörsüz, huzurlu ve güvenli bir Türkiye idealine ancak bu şekilde ulaşabiliriz. Unutulmamalıdır ki, güçlü ve huzurlu bir Türkiye inşa etmek, milletimizin birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesine bağlıdır.
Özetle;
Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Kürtleri kullanarak Türklerden intikam almak isteyen Ermenilerin, Yahudilerin ve İngilizlerin sorunu vardır.
Ortak hedefleri, Türk devletini yıkmaktır.
O yüzden hiç kimse oyuna gelmemeli