Zonguldak Belediyesi'nden önemli bir uyarı yapıldı. Belediye, vatandaşlarını dolandırıcılık girişimlerine karşı uyardı. Kendini Zonguldak Belediye Başkan Yardımcısı olarak tanıtan veya belediye yöneticilerinin adını kullanan kişilerin ayni ve nakdi yardım talep ettiğine dikkat çekildi. Bu tür taleplerle karşılaşan vatandaşların, itibar etmemeleri ve mağduriyet yaşamamaları için güvenlik güçlerine başvurmaları istendi. Yazılı olarak yapılan uyarının ardından Zonguldak Belediye Başkanı Taksim Erdem'e bizzat sorduk. Başkan Erdem, olayın vahim ve çok ciddi olduğunu ifade etti. Belediye başkanlığının ilk ayında kendisi adına para talep edilerek dolandırıcılık girişiminin yaşandığını, ancak kimseyi töhmet altında bırakmamak adına bu olayı açıklamadıklarını belirtti. Şimdi, ikinci kez aynı olayın meydana geldiğini vurgulayarak, durumun çok ciddi olduğunu söyledi.

Yaşanan ikinci olayla ilgili olarak gereğini yapacaklarını ifade etti. "Tabii ki gereğini yapmalısın, başkanım; yoksa bunun önünü alamazsın. İlk olayda gereken önlemler alınmış olsaydı, ikinci dolandırıcılık girişimi yaşanmazdı. Neyse ki, "Zararın neresinden dönülürse kârdır" misali, şimdi önlem almak şart.

Yoksa, çevrendeki seni tanıyan kişiler, haberin bile olmadan "Ben bu işi hallederim" diyerek çeşitli görüşmeler yapıp para talep ederse, bu sürpriz olmaz. Vatandaşa karşı yumuşak yüzlü olunabilir; ancak belediye yönteminde kesinlikle disiplin şart.

Zonguldak Belediyesi, vatandaşları bilgilendirmek hem de disiplinli bir yaklaşım benimseme konusundaki hassasiyeti, gelecekteki olumsuz durumların önlenmesi açısından büyük öneme sahip olacak.

 

AYM'DEN SKANDAL KARAR: İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ, YOKSA TERÖRÜN MEŞRULAŞTIRILMASI MI?

Türkiye’nin Anayasa Mahkemesi, son verdiği kararla kamuoyunda büyük bir tartışma yarattı. Mahkeme, terörist başını ve terör örgütünü öven sloganların “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilebileceğine hükmetti. Bu karar, yıllardır HDP kapatma dosyasının sürüncemede kalmasının altında yatan sebepleri gözler önüne seriyor. Bu, skandal niteliğinde bir gelişmedir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığını sorgulatacak niteliktedir.

Terörist başını övmek ve terör örgütüne yönelik olumlu bir çağrıda bulunmak asla kabul edilemez bir durumdur. Mahkeme, böyle bir durumu ifade özgürlüğü olarak tanımlayarak terörle mücadeleyi zafiyete uğratmış olmuyor mu?

Türkiye, terörle mücadele konusunda ciddi bir tarihsel birikime sahiptir. Ancak bu tür kararlar, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde endişe yaratıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bile benzer durumlarda ifade özgürlüğü tanımıyor. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bu karar, Türk milletinin gözünde yok hükmündedir.

 

PKK SEMPATİZANLARININ CESARETİ NEREDEN ALDIĞI BELLİ OLDU!

 

“Bijî Serok Apo” gibi sloganların serbestçe atılmasına zemin hazırlayan bu karar, PKK sempatizanlarının üniversitelerde kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyor. Örneğin, Koç Üniversitesi’nde en son yaşananlar, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bu kararın cesaretlendirdiği bir durum olarak kayda geçiyor. Terör propagandasının meşrulaştırılmasına izin vermek, toplumda daha büyük çatlaklar açabilir.

Anayasa Mahkemesi’nin bu skandal kararı, Türkiye’nin geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Terörle mücadelede yargının rolü, toplumsal güvenliğin sağlanmasında hayati bir öneme sahiptir. Bu tür kararların alınması, halkın yargıya olan güvenini sarsıyor. Toplum olarak, terörün yargı eliyle meşrulaştırılmasına asla izin vermemeliyiz.