12-13 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleşecek kongrenin açılışında GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil'de konuştu. Yeşil, “Taşkömürü ülkemiz demir-çelik sektörü için stratejiktir. Bu nedenle azami ölçüde koklaşabilir kömür üretilerek dışa bağımlılık azaltılmalıdır” dedi.

Yeniden gündeme getirilen KİT Reformu hakkında da konuşan Yeşil, “Stratejik kamu kurumlarının özelleştirilmesine-kapatılmasına veya daraltmasına yol açabilecek girişimlere karşı, Sendikamızın, maden işçilerimizin, Zonguldak Platformu paydaşlarının, Zonguldak ve bölge halkının kararlı tavrı nettir;

KİT Reformu adı altında hayata geçirilmeye çalışılan girişimlerden derhal vazgeçilmelidir” dedi.

GMİS Genel Başkanı Yeşil’in konuşması şöyle; “Türkiye 23’üncü Uluslararası Kömür Kongresi ve Sergisinin madencilik sektörümüze ve ülkemize ışık tutacağına yürekten inanıyor, kongreyi düzenleyen ve katkı veren herkese teşekkür ediyorum.

Cumhuriyetimizin ve bağımsızlığımızın kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi, Vatan şehitlerimizi, demokrasi şehitlerimizi, görev şehitlerimizi ve maden şehitlerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyorum.

Kömür, ülkelerin gelişmesinde, insan yaşamı ve enerji hammaddeleri içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Kömür, dünyada yaygın olarak bulunması, petrol ve doğalgaza göre daha fazla ömre sahip olması nedeniyle vazgeçilmez bir enerji kaynağı durumundadır. 

Şubat 2022’den bugüne devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve 7 Ekim 2023’de başlayan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ülkelerin enerji güvenliğinin önemini bir kere daha ortaya koymuştur.

Taşkömürü Sektör raporunda “Enerji, çimento ve diğer sanayi sektöründe kömüre alternatif bulmak kolay iken, entegre demir-çelik tesislerinde kömür alternatifsiz hammadde konumunu korumaktadır. Bu nedenle yerli demir-çelik endüstrisinin koklaşabilir kömür ihtiyacının tamamı olmasa bile önemli kısmının yerli kaynaklardan karşılanması önem arz etmektedir” denilmektedir. 

TAŞKÖMÜRÜ İTHALATININ TÜRKİYE’YE FATURASI ÇOK AĞIR

Ülkemizin enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı sürekli artmakta ve cari açığın da nedeni olarak gösterilmektedir.
Türkiye, 2023 yılında 37,7 milyon ton taşkömürü ithal etmiştir.

TTK, norm kadrosunun ve yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesinin çok altında çalıştırılmaktadır.

Oysa Türkiye, her yıl taşkömürü ithalatına milyarlarca dolar ödemektedir.

Taşkömürü ithalatının Türkiye’ye faturası çok ağırdır.

İthalatın azaltılması ve Türkiye’nin bu ağır faturayı hafifletmesi için yerli ve milli kaynaklarımıza daha fazla önem verilmeli, taşkömürü üretimini artırmaya yönelik politikalar üretilmelidir.

Türkiye’nin taşkömürü ihtiyacını uzun yıllar karşılayabilecek rezerv Zonguldak’ta mevcuttur.

KARDEMİR VE ERDEMİR’İN TAŞKÖMÜRÜ İHTİYACI

AZAMİ ÖLÇÜDE HAVZADAN KARŞILANABİLİR

Havzadaki kömürün koklaşabilir özelliği nedeniyle bölgeye kurulan Kardemir ve Erdemir’in ihtiyacını azami ölçüde bu bölgeden karşılamak mümkündür.

Taşkömürü ülkemiz demir-çelik sektörü için stratejiktir.

Bu nedenle azami ölçüde koklaşabilir kömür üretilerek dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

Ülkemizin koklaşabilir kömür ihtiyacını işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları dahilinde azami ölçüde karşılayabilmek ve sürekliliğinin sağlanabilmesi için işçi sayısı norm kadro seviyesine çıkartılmalıdır.

MADENCİLİK ÖZVERİ VE KÜLTÜR İŞİDİR

Madencilik, dünyanın en zor, en ağır ve en riskli işkollarından biridir.

Çatalağzı'na 150 Milyonluk katkı! Çatalağzı'na 150 Milyonluk katkı!

Madencilik, özveri ve kültür işidir.

Bu kültür sabahtan akşama kazanılmamıştır.

Madencilik tecrübe ister.

Maden işçileri bu kültürü, asırları aşan bir süreçte kazanmış, bu uğurda bugüne değin binlerce şehit vermiştir.

Madencilik tecrübesinin-kültürünün kaybolmaması, özkaynaklarını kullanmak, kurumsal hafızayı kaybetmemek için Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Maden Tetkik Arama (MTA) gibi madencilik sektöründe deneyimli kurumlar korunmalı ve geliştirilmelidir.

Bildiğiniz gibi bir süre önce Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Kit Reformu adıyla hazırladığı ve KİTlerin özelleştirilmesinin, kapatılmasının veya daraltılmasının önünü açacak bir tasarı gündeme geldi.

Bu tasarıya karşı Zonguldak Platformu’nu kurduk ve sesimizi hep birlikte yükselttik.

Sesimiz Ankara’dan duyuldu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda toplantıya davet edildik.

Toplantıda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Alparslan Bayraktar, özelleştirme-kapatma gibi bir planlamalarının kesinlikle bulunmadığını ve herhangi bir şekilde gündeme getirilmesine de müsaade etmeyeceklerini kesin bir dille ifade etmiştir.

Biz de başta TTK olmak üzere özelleştirme, kapatma veya daraltmaya yol açabilecek çalışmaların tekrar gündeme getirilmesi halinde mücadelede kararlı olduğumuzun altını çizdik.

SÜSLÜ CÜMLELERLE HİKAYE OKUMAYA DEVAM EDİLİYOR

Geçtiğimiz hafta açıklanan ve 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın KİT Yönetişim Reformu adı altındaki çalışmayı ısrarla gündeme getirdiğini, yine süslü laflar, süslü cümlelerle hikaye okumaya devam ettiklerini gördük.

TAVRIMIZ NETTİR: KİT REFORMU GİRİŞİMİNDEN VAZGEÇİLMELİDİR

Milli sanayi ve ekonomimizin temel taşları olan, sadece TTK değil reform adı altında hazırlanan tasarının kapsadığı stratejik kurumlar dahil 19 kamu kurumu; tasfiye edilerek, satılarak veya kapatılarak yok edilme ve uluslararası tekellerin veya şirketlerin kontrolü altına girme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Stratejik kamu kurumlarının özelleştirilmesine-kapatılmasına veya daraltmasına yol açabilecek girişimlere karşı, Sendikamızın, maden işçilerimizin, Zonguldak Platformu paydaşlarının, Zonguldak ve bölge halkının kararlı tavrı nettir;

KİT Reformu adı altında hayata geçirilmeye çalışılan girişimlerden derhal vazgeçilmelidir.

MÜCADELE ATEŞİNİ SÖNDÜRMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ

Buradan bir kez daha uyarıyoruz: Bu girişimlerde ısrar edenler, karşılarında Genel Maden İşçileri Sendikası’nı, maden ve MTA işçilerini, sendikaları, sivil toplum örgütlerini, meslek örgütlerini, siyasi partileri, emekçilerimizi, işsizimizi, emeklimizi ve halkımızı bulacaklardır.

Tehlikenin farkındayız ve bir kez daha açıkça ifade ediyoruz ki; Yaktığımız mücadele ateşinin küllendiğini zannedenler o ateşi söndürmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini göreceklerdir”.

Muhabir: Ercan Demir