Genel

EMEKLİNİN VAZİYETİ VE ASGARİ ÜCRETTE SON DURUM!..

EMEKLİNİN VAZİYETİ VE ASGARİ ÜCRETTE SON DURUM!..

Son günlerin en çok tartışılan konularından biri asgari ücret ve emekli maaşları.

Hem asgari ücret (11 bin 402 lira) hem en düşük emekli aylığı(7 bin 500 TL) Türk-İş’in yaptığı, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken açlık, gıda harcaması tutarı, yani açlık sınırının(13 bin 684 TL) altında bulunuyor.

Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ aylık 17 bin 803 liraya yükseldi.

Daha kötüsü, yoksulluk sınırı ise 44 bin 573 lira.

Velhasıl-ı kelam, merhum Cem Karaca/Dervişan’ın dizeleriyle manzaraya ‘nereden bakarsan bak Niyazi.’

Asgari ücret belirleme komisyonu toplantılarını sürdürüyor.

Rakam sır gibi saklanıyor. Ancak, kulislere göre, piyasaların satın aldığı rakam 17 bin lira.

Mevcut asgari ücrete yüzde 50 zam yapılması halinde brüt 20 bin 121 liraya, net 17 bin 104 liraya çıkacak. İşverene maliyeti de yaklaşık 23.641 lira olacak.

Mevcut asgari ücret ve zam sağanağıyla ayakta kalmaya çalışan küçük ve orta ölçekli işletme sahipleri bu durumdan rahatsız.

Ancak, yaşam kalitesi her geçen gün aşağı çekilen dar gelirli çalışanlarda rahatsız.

Hemen belirteyim, Zonguldak’taki sigortalı çalışan sayısı 149 bin.

Bakalım, nasıl bir orta yol bulunacak?

Asıl beklenti emekli camiasında.

Türkiye de 16 milyona yakın emekli var.

Zonguldak’ta ise 170 bin emekli. Bu 170 bin emeklinin 50 bini 65 yaş üstü yaşlılarımızdan oluşuyor. Daha kötüsü 50 bin yaşlı emeklinin 15 bini evlerinde yalnız yaşıyorlar.

İşte bu insanlarımız dahil olmak üzere milyonlarca emekliye reva görülen maaş 7.500 lira.

Bu 7 bin 500 lira, icat edilen ‘kök maaş’ 5 bin 500 liradan yuvarlanarak ödenen bir para.

Sene başında maaşlar 5 bin 500 liraydı. Temmuz ayında emekliye yüzde 25 zam yapıldı. 6 bin lira altında kök maaşa sahip olan emeklinin maaşında bir artış olmadı.

Belki de dünyada ilk defa böyle maaşa yansımayan bir zam hikâyesidir bu!

Garip bir sistem, ilginç bir matematik, keyfi bir siyasi uygulama!

Olaya ‘kurumlar/emekli/çalışan’ açısından bakıldığında daha kötü bir gelişme çıkıyor ortaya.

Emekli sayısının sürekli arttığı, çalışan sayısının azaldığı ülkelerde, Sosyal Güvenlik Kurumlarının (SGK) durumları da vahimleşir.

Çalışanın ödediği vergilerle emeklinin maaş aldığı düşünülürse, önlem alınması kesinlikle şart.

Kalkınmış ülkelerde çalışan sayısı emeklinin 3-4 katı. Bizde ise emekli sayısı, çalışana göre sürekli artıyor.

Gelelim vahim tabloya.

3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanunu 2. maddesine göre; hane içinde kişi başına düşen gelirin, asgari ücretin üçte birinden az olması halinde hane fakir ve yardıma muhtaçtır’ deniyor.

Buna göre: 11 bin 402 lira olan asgari ücretin üçte biri 3 bin 800 liradır.

7 bin 500 lira gelire sahip 2 kişilik emekli ailesinin kişi başı gelir seviyesi 3 bin 750 liraya denk geliyor.

Velhasıl-ı, 7500 lira alan emekli, fakir ve fukara durumuna gelmiştir.

Bu emeklinin yaşam kalitesini düşünün!

Çalışırken aldığı maaşı ödediği vergilerle kutsallaştıran emekliye reva görülen bu yaşam kalitesi hak mıdır? Emeklinin bu vahim durumunun sebebi, hükümetlerin yanlış politikalarından kaynaklanmıştır.

10 milyon 193 bin sigortalı,2 milyon 828 bin BAĞKUR’lu, 2 milyon 444 bin üzerinde memur emeklisi olmak üzere 15 milyon 465 bin emekli zam yağmuru altında inliyor.

Sebep, farklı kanunlarla emekli maaşlarının yönetilmesi.

Yapılacak olan intibak yasası çıkartmak. Beslenme/barınma/ulaşım harcamaları arasında sıkışmış emekliye insanca yaşayacağı maaş vermektir. Bu en az maaş alan emekliye en az 8 bin lira seyyanen zam ve yüzde 60 enflasyon zammı vermelidir.

Ortada bir çarpıklık, haksızlık var. Asgari ücret altında maaş alan emekli, asgari ücret üzerinde harcama yapıyor.

Yazıktır, günahtır.

Unutulmazsın ki, ülke kalkınmasına ödediği vergilerle katkı yapan emekliye yapılan haksızlığın düzeltilmesi anayasal bir zorunluluktur.

PHOTOSHOP DEĞİL, GERÇEK!..

 

Photoshop,Fotoğraflara yapılan teknik müdahale ile şekil vermek olarak tanımlanıyor.

Daha ziyade siyasetçiler, kendi afişlerinde yaptıkları teknik müdahaleler ile sevimli mesajlar vermeye çalışırlar.

Photoshop, önceden oluşturulmuş grafik ve fotoğrafların vektörel olarak değiştirip yapılandırabilen bir resim editörüdür.

Dolayısıyla bu ‘teknik’ müdahale ile insanların halet-i ruhiyeleri de etki altına almak mümkün.

Fhotospop ile çirkin manzaramlar kısmen yok edilip, muhataplarına ‘algı’ yapmanın mubah olduğu bir siyasi yozlaşmanın tam ortasındayız.

Çağdaş teknolojiyi kullanmak, elbette herkesin hakkı.

Ancak, gazetecinin eksik/aksaklıkları, ‘bu çağda bu kadar o da olmaz’ mantık ve mantalitesiyle anlatması da çok normal.

Yapılmayanı, yapılması gereken iş/oluş/hareketleri politikacıya aktarmak için biz de ‘Photoshop değil, gerçek’ sloganı ile takipçilerimize aktarıyoruz.

Bu günkü Photoshopsuz manzaramız, dostum Turgut Hamzaçebi ve eşinin sosyal medya hesabında paylaştığı resim ve yazılar şöyle.

“Zonguldak Belediyesi’nin dikkatine!.. Hala bir icraat yok.Dilimizde tüy bitti…Merdiveni yapmadıkları gibi temizleme de yapmadılar.YAZIK!

Dün öğleden sonra başladık, akşama karanlığında bitirdik. Elimize, kolumuza sağlık.

Belediye yetkililerine söylemekten bıkmıştık. Bir yıldan beri bu merdivenleri temizlemediler. Anladık ki, iş başa düştü. ‘Bari biz temizleyelim, belediyeyi utandıralım’ dedik.

Tam tamamına, 10 büyük çuval çöp topladık. Basamakları süpürdük. Hortum çekip yıkadık. Biz, binamızın yanındaki merdivenleri temizledik. Darısı, diğer merdivenlerin başına olsun.”

NEREDEYDİNİZ DOKTORLAR, MÜHENDİSLER, MİMARLAR!...

 

2023 Yerel yönetim seçimlerinin startı verilmesiyle birlikte, aday adaylarının politikada en önemli unsur olan ‘iddia’ ve ‘tekrar’ üzerinden hafıza tazeleme ve taktikleri devreye girmeye başladı.

‘Ben’ merkezli tanıtımlar ile daha ziyade toplum katmanlarının tamamı değil, seçmen bazında atılımlar deneniyor.

“Bu şehre doktor’ lazım(mış!)  “Bu şehre mimar lazım(mış)”, ‘Bu şehre mühendis lazım(mış!..)

Bu şehir bunların tamamını gördü…

Kimse, egosunu diplomasının arkasına gizlemesin…

Kimse, kendi diploması ile diğerlerinin diplomasını küçük görmesin!

Bu şehre ‘illaki’ bir ‘diplomalı gerekir’ diye kaide mi var!

Gelelim, manzaranın kuzey batıdan görüntüsüne…

Bugün, diplomalarıyla övünen tip ve politipler, dün şehrin sorunları üzerinde malum zevatlar patinaj çekerken neredeydiniz?

Mesela, örneğin, misal, faraza…

Mesela, Üzülmez de MAKZON sorunu tartışılırken neredeydiniz?

Örneğin, Aziz Çavuş’un bahçesindeki Milli Eğitim Müdürlüğü’nün (MEM) diğerlerinden yüksek binası ortaya atıldığında neredeydiniz?

Misal, 3 bin itirazlı ‘Revizyon Uygulama İmar Planı’ yapılırken neredeydiniz?

Faraza, 7 kat resmi imarlı Merkez Çarşısı’na 12 katlı ucube bina tartışmalarının yapıldığı zamanı hatırlayın…

Mecliste 19 üye parmak çoğunluğu, 12 katlı binayı geçirme gücü varken, CHP’yi sorumlu gösterenlere siyasi iktidar mensuplarına karşı neredeydiniz?

Böyle düşünen sadece ben değilim.