Zonguldak İdare Mahkemesi’nin cüruf hakkında vermiş olduğu karar ile ilgili imza toplamak için Kdz Ereğli Çevre Gönüllüleri adına Çetin Yılmaz’ın stant kurması için başvurduğu yazıya Ereğli Kaymakamı Mehmet Yapıcı tarafından izin verilmedi. Bunun üzerine bir araya gelerek basın açıklamasında bulunan çevreciler adına konuşan Çetin Yılmaz; ”Bizim ekosistemi, doğayı korumaktan başka bir amacımız yok. Biz bir dernek ve siyasi parti değiliz. Biz gönüllü çevrecileriz. Bu doğayı, bu suyu, bu canlıları korumak devletin asli görevidir. Bizlerin güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelmek gibi hiçbir zaman düşüncemiz olmadı!” dedi.
“BU DOĞAYI KORUMAK DEVLETİN ASLİ GÖREVİDİR”
Doğadaki suyun ve canlıları korumanın devletin asli görevi olduğuna vurgu yapan gönüllü çevreci Çetin Yılmaz; “Bizden de bu dosyaları aldılar, bilgileri aldılar. Sonuç, hiçbir şey. Biz de bir karar aldık, dedik ki; “Anayasadan doğan dilekçe hakkımızı kullanalım” Dilekçe anayasal bir haktır. Her vatandaşın tek tek ve toplu olarak dilekçe toplama hakkı vardır ama biz incelik nezaket gösterdik. Bazı resmî makamlar bu dilekçe hakkını anlayamıyorlar ya da kendi keyfi yatlarına göre yorumluyorlar. Biz bir dilekçeyle Kdz. Ereğli Kaymakamlığı’na arkadaşlarımın adına ben bir başvuru yaptım. Alındı belgesini aldım. Biz bakanlığa başvuru yapacağız, şehrin değişik noktalarında imza toplayacağız diye. Alındı belgesini aldık, bu başvuruyu yapmayabilirdik ama. Kaymakamlıktan bize bir cevap verdiler, cevap şöyle; “İmza toplamak amacıyla stant kurmanın genel asayişin temini amacıyla ilgili kurumun bahçesinde veya deposunda” diyor. Yani demek istiyor ki, sizin bir derneğiniz varsa onun içinde toplayacaksınız ya da evinizde toplayacaksınız. Arkadaşlar biz bir dernek değiliz. Bir siyasi parti değiliz. Herhangi bir kurumumuz da yok. Ben tek başıma bir çevre gönüllüsüyüm, arkadaşlarım tek başına birer çevre gönüllüsü. Çevre hakkı, yine anayasada aynen şunu söyler; “Çevreyi korumak devletin ödevleridir ama vatandaşın da ödevleridir“ yani biz çevremize sahip çıkarken kaymakam beyin önerdiği bir dernek, bir kurum ya da bir partiye dahil olmak zorunda değiliz. Yurttaşız, yurttaş olmaktan doğan hakkımızı kullanıyoruz. Ben sosyal medyada paylaştım, bu yazının tamamını okuyup anlayana aşk olsun. Biz bir şey demiyoruz ama izniniz yok. Fotoğrafını çektiler imza toplama standının, yasal işlem yapmayacağız ama yapmayacağımız anlamına da gelmez. Biz 4 yıldır aşağı yukarı her ay bir eylem yaptık. Kimi zaman basın açıklaması yaptık, kimi zaman kadın arkadaşlarımız kadınların önünü kesti. Kimi zaman köyde camide toplantı yaptık ama hiçbirinde şöyle bir şeyi tercih etmedik. Bugüne kadar her ay eylem yaptık. Kimi zaman kadınlarımızla bir olduk, kimi zaman camide toplandık, kimi zaman eylem yaptık. Bu konu ile ilgili çok değişik toplantılar yaptık. Ama hiçbir eylememizde güvenlik güçleri ile karşı karşıya gelmeyi asla düşünmedik. Bölgedeki arkadaşlarımızın da bizimde böyle bir düşüncemiz yok. Cürufun tehlikeli atık olarak mahkemeden çıkmasının anlamı şuna geliyor. Biliyorsunuz ki Türkiye’nin birçok bölgesinde demir işleten fabrikalar var. Erdemir var, Kardemir, İsdemir ve birçok özel şirket var. Bu sektör Türkiye’de bir dev. Bu devin ekmeğine biz taş koyduk. Bölgedeki suların, tarım arazilerinin, ormanların zehirlenmesini deşifre etmeye başladık. Bizonları deşifre etmeye başlayınca bizim hakkımızı savunması gereken, toplumun ve çevrenin sağlığını, doğadaki bütün canlıların hakkını savunması gerekenler bizi marjinalleştirmek, bizi güvenlik güçleriyle karşı karşıya iten bir tarz geliştirmeye başladılar. Bizler hepimiz bunun bilincindeyiz. Asla ve asla güvenlik güçleri ve hiçbir kurumla karşı karşıya gelmemiz mümkün değildir. Olmayacaktır da! Çünkü biz halkız. Bize bunu yapan bize bu yazıyı gönderen Mülki amir, cüruf tehlikeli atık ilan edilip mahkeme kararı çıktıktan sonra Subaşı’nda, Ereğli’ye içme suyu gelen suların yanında 5 dönüm bir çukura cüruf döktü. Birde İl Özel İdaresi’nin arabasıyla döktü. Şimdi o suyu biz mi içiyoruz yoksa o mülki amirler, yetkililer mi içiyor? Durum bundan ibarettir. Biz güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmemek için şimdilik bu standımızda imza toplamayacağız. Bizim gece 12 de gelip kapımızı çalıp bize bu dosyaları bilgileri verin bakanlığa gidiyorum diyen Ak Parti milletvekiline söylüyorum. Ak Parti’nin belediye meclis üyesine söylüyorum. İlçe başkanına söylüyorum. Mülki amire söylüyorum. Bu bilgileri bile bile bizi bu pozisyona nasıl düşürdünüz?” ifadelerini kullandı.
“BU SUÇU İŞLEYENLERDEN MUTLAKA HESAP SORULACAKTIR!”
Çevre katliamına göz yuman yetkililerden bir gün hesap sorulacağına vurgu yapan Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk; “Alaplı’dan Devrek çıkışına kadar, Zonguldak’ın her yanında maalesef talan var. Filyos’ta yapılanlar buradakinden kat ve kat daha fazla. Buradaki sizin kat ettiğiniz mesafede çok önemli. Cürufun tehlikeli atık kategorisi ile yönetmeliğe sokulması yönünde yasal gidişatın değişimi sağlayacaksınız ki bu sadece bu yöreyle ilgili değil tüm Türkiye için çok büyük bir kazanım olacak. Alaplı ormanlarında 4000 yaşında bir ağaç var. Yine milyonlarca ağaç var. Bu şu demek. Bu coğrafya kendi canlılarına binlerce hayat sunacak çok değerli bir ekosisteme sahiptir. Yetkililere sesleniyorum. Bu ekosistemi korumak sizin göreviniz. Vatandaşlarla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirip bu değerli eko sistemi paragözlerin yok etmesine müsaade etmeniz bir suçtur. Belki bu suçu bugünkü ortam içerisinde kabul ettirebilirsiniz ama yarınlarda mutlaka bu suçu işleyenlerden hesap sorulacaktır” dedi.
Haber: Ergin Özkul