Kabarık, açıklamasında, “Bu ülkede önce kaybolan, sonra katledilen çocuklar için buradayız! Narin’in ve kayıp çocukların hesabını sormak için toplandık. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin Tavşantepe köyünde Kuran kursu çıkışında kaybolan Narin’in cansız bedenine ulaşabilmek için yapılan aramalar hiçbir sonuç vermedi,” dedi.
Narin Güran’ın ölümünün, karanlık zihniyetlerden cesaret alanlar tarafından gerçekleştirildiğini belirten Kabarık, “Bu ülkede kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanları sürekli tehdit altında. Kadın cinayetleri, kayıp çocuklar, orman yangınları ve sokak hayvanlarının katledilmesi günlük yaşantımızın bir parçası haline geldi. Türkiye’de her gün ortalama 32 çocuk kayboluyor ve bu çocukların akıbeti araştırılmıyor. TÜİK, son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini paylaşmıyor ve bu da ölümlerden sorumlu hale geliyor,” şeklinde konuştu.
Kabarık, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne atıfta bulunarak, “Çocukların haklarının ihlal edilmeden önce korunması gerekmektedir. Ancak Türkiye’de devlet yetkilileri ve bakanlıklar, çocuk hakları ihlal edildiğinde geçici ve işlevsel olmayan tepkiler vermekte,” dedi.
Narin Güran’ın, Müslime Yağal, Leyla Akdemir gibi daha önceki kurbanların ardından geldiğini vurgulayan Kabarık, “Bu çocukların ölümlerinden sonra gerekli önleyici ve koruyucu önlemler alınmış olsaydı, bugün Narin yaşıyor olacaktı,” ifadesini kullandı.
Kabarık, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının, etkin soruşturmaların yapılmamasının, tarikat ilişkilerinin sümen altı edilmesinin, patriyarka ve kutsal aile eleştirilerinin susturulmasının ve cezasızlık politikalarının, çocuk istismarı ve cinayetlerine zemin hazırladığını söyledi.
Sözlerini, “Çocukları koruyacak mekanizmaların oluşturulması ve etkin şekilde işletilmesi için mücadele edeceğiz. Narin’in öldürülmesinde sorumluların cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız. Çocuklar için yaşanabilir ve güvenli bir dünya kurmak için mücadelemizi sürdüreceğiz,” şeklinde sonlandırdı.
Eylem Kabarık, “Öfkeliyiz, susmuyoruz. Çünkü çocuklar ölürken susulmaz!” diyerek, toplumu faillerin cezalandırılması için cesaretli olmaya çağırdı.