Genel

Zonguldak bu ülke için varını yoğunu vermiş bir kenttir

Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) tarafından düzenlenen ‘Kent Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu Makine Mühendisi Fikret Gökçe oldu.

Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) tarafından düzenlenen “Kent Söyleşileri” dizisinin bu haftaki konuğu 1945 Zonguldak doğumlu Makine Mühendisi Fikret Gökçe oldu. Çocuk yaşlarında o zamanki adıyla Ereğli Kömürleri İşletmesinde(EKİ) çalışmaya başlayan Gökçe, 1962 ile 1995 yılları arasında Karabük Demir Çelik Fabrikasında çalıştı. İşçi olarak girdiği Kardemir’den Haddehaneler Başmühendisi olarak emekli olan Gökçe, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkan Yardımcılığı da yaptı. 1974’teki Kıbrıs Savaşı’na katılarak “Gazi” unvanı kazanan Gökçe, 1961-62 yıllarında paraşütçü ve planörcü brövesi sahibi de oldu. Birçok sivil toplumunda önemli görevler üstlenen Gökçe’nin çocukluğu Zonguldak Ontemmuz ve Terakki mahalleleri ile Kilimli ve Kozlu’da geçti. Halen Ankara’da yaşamını sürdüren birçok akrabası ve arkadaşının yaşadığı Zonguldak’la bağını hiç koparmayan Gökçe, 80 yıla yaklaşan hayatının köşe taşlarını şaşırtıcı derecedeki detaylar ve son derece güzel bir anlatımla izleyenlere sundu. ZOKEV Mütevelli Heyeti Üyesi Ahmet Öztürk’ün yönettiği toplantıda söz alan çok sayıda kişi anılarını paylaşarak, kendilerini bambaşka bir yolculuğa çıkaran Gökçe’ye teşekkür etti.

FEVKANİNİN KÖPRÜDEN SÖZ EDERKEN GÖZLERİ DOLDU

Sözlerine Zonguldak’a aşık olduğunu söyleyerek başlayan Gökçe, Fevkani Köprünün yıkılmış olmasında duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Ekrem Murat Zaman’dan kendisine hatıra olarak köprüden bir parça almasını istediğini söyleyen Gökçe, son derece duygulu bir dille, “Ekrem kardeşim bu yıkan yok eden zihniyetin elinden ancak bir beton parçası kurtarabilmiş. Demir parçalarını son gramına kadar alıp Ankara’ya satmaya götürmüşler. Ben bu beton parçasını çocukluğumun en önemli hatırası olarak hep saklayacağım.” dedi.  Zonguldaklılara “Atatürk’e çiçek veren kız” olarak heykeli dikilen Ayten Alper’in selamını getirdiğini de söyleyen Gökçe, “Ayten abla 98 yaşında. Bir cumhuriyet kadını olarak hâlâ iki eliyle piyano çalıyor. Kendisine buraya geleceğimi söyledim, ‘Hemşehrilerime çok selam söyle’ dedi. Sizlerin selamını da ona ileteceğim.” dedi.

ZONGULDAK HEP KUVVAYI MİLLİYE’YE BAĞLI KALDI

Zonguldak’ın bir Cumhuriyet kenti olduğunu da söyleyen Gökçe, “Zonguldak bu ülke için varını yoğmuş vermiş bir kenttir. Canını yalnızca yerin altında değil, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda, Kore’de, Kıbrıs’ta da feda etmiştir. Kore’de 48, Kıbrıs’ta 11 Zonguldaklı şehit bulunmaktadır. Kentimiz Ulusal Kurtuluş Savaşında da çok büyük yararlıklar göstermiştir. Çevresindeki Düzce, Gerede, Bolu, Sakarya gibi illerde gerici ayaklanmalar yaşanır, buralar padişaha bağlı olarak yönetilirken Zonguldak hep Kuvay-ı Milliye’nin en önemli merkezlerinden biri olmuş, Anadolu’nun içlerine sevkiyat hep bu bölgeden yapılmıştır.” dedi.

SITKI KOÇMAN MADEN MEKTEBİ MEZUNUDUR AMA ZONGULDAK’TA AÇKILI BİR ÇİVİSİ BİLE YOKTUR

İzmir İktisat Kongresi’nde maden mühendisi yetiştirilmesi üzerine alınan bir karar üzerine, 1924’te, Zonguldak’ta ‘Maden Mühendisi Mektebi Alisi’ adıyla maden mühendisi yetiştiren bir üniversite kurulduğunu söyleyen Gökçe, “Türkiye’de mühendislerin parmakla sayıldığı bir dönemde kurulan bu mektepte çok değerli mühendisler yetiştirildi. Burada yetişen mühendisler yalnızca Zonguldak’ta değil Türkiye’nin her yerinde, hatta yurtdışında çok önemli görevler üstlendiler. Şu anda Muğla’da bir üniversiteye adı da verilen Sıtkı Koçman’da bunlardan birdir. 1932-1939 yılları arasında Türkiye'deki krom madenlerini bulan ve işleten ilk firma olan İngiliz Stanley Paterson firmasının Göcek İşletmelerinde müdürlük ve mühendislik görevlerini yürütmüştür. Aynı zamanda BMC şirketini kuran Koçman, tavukçuluk alanında da büyük firmaların sahibidir. Türkiye'nin pek çok il ve ilçesinde okul, hastane, sağlık ocağı ve benzeri kurumları yaptırıp hizmete sunan Koçman’ın ne yazık ki Zonguldak’ta çakılı bir çivisi yoktur.” dedi.

İSMET İNÖNÜ’NÜN YAKASINA 70 YIL ÖNCE TAKTIĞI ROZETİ GÖSTERDİ

Konuşmasını Zonguldak’la ilgili pek çok hatırası ile bezeyip birçok olayı isim isim anlatan Gökçe, “1950’lerin başında, ben küçük bir çocukken İsmet İnönü vapur ile Zonguldak’a geldi. İktidardaki Demokrat Parti, İnönü’nün Zonguldak’a inmesine müsaade etmedi. Uzatılan bir kalasın üzerinden karaya ayak basan İnönü’yü karşılayanlar arasında ben de vardım. Elimde bir Türk bayrağı ve İnönü fotoğrafı ile kalabalığa karışmışken beni fark etti. Yanına çağırdı. Yanağımı okşadı. Yakama bir gümüş altı ok rozetle, ipek bir CHP bayrağı taktı. Ben o gümüş rozeti yıllar içinde kaybettim. Ancak bayrak hâlâ bende duruyor.” diyerek izleyenlere gösterdi. Gökçe, “Ben her zaman Zonguldak’a geldiğimde İnönü heykelinin önüne gider, saygı duruşunda bulunur, duamı okurum. O heykeli Demokrat Partililer ipler atarak yıkmak istediler. Şu anda aramızda bazı akrabaları bulunan CHP’liler o heykelin önünde günlerce nöbet tuttu. Hepsini saygıyla anıyorum.” dedi. Söyleşinin ardından “Yerli ve Milli Uçakları 100 Yıl Önce Biz Yapıyorduk” adlı kitabını okurlarına imzalayan Gökçe, imza gününden elde edilen tüm geliri ZOKEV’in burs fonuna bağışladı.