Güncel

Yoksulluğa, Sefalete Teslim Olmayacağız!

SES Eş Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Gülçin Türkmen, “Yoksulluğa, Sefalete Teslim Olmayacağız!” dedi.

Emeklerimin Karşılığını, Hakklarını İstediklerini söyleyen Türkmen şunları ifade etti.
 

“Yoksulluğa, Sefalete Teslim Olmayacağız!
Emeğimizin Karşılığını, Hakkımızı İstiyoruz!Kamu emekçileri ve emekliler olarak bugün ülke genelinde alanlardayız. Çünkü bu ülkede yıllardır kamu emekçisi, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi ile milyonlar olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştırılıyoruz.
Evet, çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor. Çarklar düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın, emekçilerin cebinden alıp bir avuç patrona, yandaşa aktarmak için dönüyor.  
İşçisi, işsizi, kamu emekçisi, asgari ücretlisi, emeklisi, dar gelirlisi ile toplumun büyük çoğunluğunu oluşturanlar milyonların, yani halkın yüzde 99’ u bu ülkede yok sayılmaya devam ediliyor.

Alın teri ile emeği ile yaşam mücadelesi verenler, yoksullaştırılan milyonlar olarak hepimizi kapsayan bu tablo her geçen gün daha fazla kararmaktadır.
* Bugün Türkiye’de her dört kişiden biri işsizken, çalışan her iki kişiden birisi ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalışıyor.
* Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açıklanan Mayıs 2024 verilerine göre bu ülkede 17 milyon 114 bin 912 yurttaş yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor.        
* 9 milyon 444 bin 458 kişinin aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinin altında kaldığı için GSS primleri bütçeden karşılanıyor.  
* Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görülüyor.
* Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla, sadece 10 bin TL ile yaşam mücadelesi veriyor.
* Avrupa ülkelerinin en düşük emekli maaşı ortalaması 1294 Euro ile Türkiye'nin 5 katını aşıyor. Avrupa'nın emeklileri aldıkları maaşlarla dünya turuna çıkıyor.
* Buna rağmen altı aylık TÜİK enflasyon oranı %24,73 olarak açıklandığı için bugün kök aylığı 8 bin TL’nin altında olan 2 milyon emeklinin, yani her beş emekliden birinin maaşına bir kuruş dahi artış yapılmıyor.  
Tüm bunlara rağmen takla attırılan TÜİK enflasyon rakamlarını daha da aşağı çekmek için yıllardır başvurulan hilelere her gün bir yenisini ekliyorlar.
* Bugün ev kiralarının ülkenin en ücra kasabasında dahi 10 bin TL’yi, metropol illerde ise ortalama 20 bin TL’yi aştığını bilmeyen kalmadı. Ama TÜİK’ in enflasyon sepetinde ev kirası sadece 5 bin 845 TL.
* Bugün bir uzman doktorun muayenehanesinde muayene ücreti ortalama 3 bin 500 TL civarında. Ama TÜİK’e göre uzman doktor muayene ücreti sadece 33 lira 69 kuruş.
* 3 üniversite öğrencesinin paylaştığı devlet yurdu ücreti kişi başı 1.250 TL iken TÜİK’e göre sadece 457 TL. Üstelik geçen hafta devlet yurdu ücretlerine 3 kattan fazla zam yapıldı. 1.250 TL olan yurt ücreti tam 5.000 TL’ye çıkarıldı.
* Yarım ekmek et dönerin fiyatı bugün 250 TL’den, tavuk dönerin fiyatı 150 TL’den başlıyor.  Ama TÜİK’te hangi etten olduğunu bilmediğimiz ekmek arası dönerin fiyatı sadece 77 lira 22 kuruş, yerseniz!
* Bugün yenilebilecek bir beyaz peynirin kilogram fiyatı 250 TL’den, zeytinin kilosu 200 TL’den, dana etinin kilosu 600 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te beyaz peynirin kilosu sadece 149 lira 69 kuruş, zeytinin kilosu 134 TL 96 kuruş, dana etinin kilosu 433 lira 32 kuruş.
* Yine bugün en ucuz zeytinyağının litresi piyasada 200 TL’den başlıyor. Ama TÜİK’te zeytinyağı sadece 113 TL 37 kuruş.
Kısacası TÜİK’te büyük indirim var!
Tüm bunlar yetmezmiş gibi iktidar kendi yarattığı ekonomik krizin yükünü yine bizlere yıkan yeni “paketler” açmaya devam ediyor. Istakoz yedikleri masalardan, meclis bahçesinde düzenledikleri kebap partilerinden fotoğraf paylaşanlar yoksullaştırdıkları milyonlara “ kemer sıkın” diyorlar. Her zaman olduğu gibi karlarını dörde, beşe katlayanlara “siz de biraz tasarruf edin demek akıllarının ucundan bile geçmiyor. Bunun için “tasarruf” adı altında önce okul öncesi öğrencilerin bir öğün ücretsiz yemeğini, ardından 250 bin KİT çalışanının giyecek yardımını gasp ediyorlar. Bugün ise kamu emekçilerinin servis hakkına, kamu lojman ve sosyal tesislerine göz koyuyorlar. Milyonlarca dar gelirli yurttaşın ihtiyaç duyduğu, mevcutta zaten yetersiz olan kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına bütçeden ayrılan payı 3 yıl boyunca daha da azaltmaya “tasarruf” diyorlar.
Bunca yoksulluğa, sefalete rağmen gözümüzün içine baka baka “iktidarımızda işçiyi, emekliyi, memuru, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya devam ediyorlar.
Oysa bizler bu ülkenin kamu emekçileri, emeklileri olarak artık yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz.
Gelin; İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Adil Bir Vergi Sistemi, Halk İçin-Emek İçin Bütçe, Güvenceli İş, Güvenli Gelecek İçin omuz omuza verelim”