Türkiye olarak gerçekten garip bir ülkeyiz.

Bilimin veya ilimin yolundan gitmek varken bizler kimin sesi güzelse, kim daha iyi dans ediyorsa, kim daha güzelse, kim daha yakışıklıysa onlara daha çok hayranlık duyuyoruz.

Fakat hiç sorgulamıyoruz.

O kişi doğru kişi midir veya gerçekten bu değeri hak ediyor mu hiç düşünmüyoruz.

Rol model aldığımız kişilerin hayatımızı nasıl etkilediğini hiç fark etmiyoruz.  

İşte belki de hep bu yüzden kaybediyoruz!

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine sayılı günler kala tam da bu anlattığım türde olaylar yaşıyoruz.

İniyoruz sokağa, soruyoruz gençlere; “Oyunuzu kime vereceksiniz?” diye!

Sorduğumuzda çoğu genç Muharrem İnce cevabı verirken “Neden?” diye sorduğumuzda; “Arabada gaz pedal şarkısında çok güzel dans etti bize de sempatik geldiği için” cevabı alıyoruz ve başlıyorlar oynamaya!

Olaya bakar mısınız?

“İlginç bir ülkeyiz” diyorum ya!

Hatırlıyor musunuz?

Yıllar önce Aysun Kayacı; “Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?” demişti.

O yıllarda adeta linç edilmişti.

Ama aslında Aysun Kayacı çobanı küçümsemek için değil tam da bu durumu anlatmak için söylemişti bu sözleri.

İnsanlar kendilerini yönetecek insanların projelerine, güvenirliliğine, ideolojisine, fikirlerine bakmak yerine “İyi dans ediyor” o yüzden oy vereceğim diyorsa aslında fazla bir şey söylemeye de gerek yok.

Tabi Muharrem İnce bu dans yeteneğini partisinin Zonguldak Milletvekili aday listesinde de başarıyla göstermiş.

Memleket Partisi 5.Sıra Zonguldak Milletvekili adayı Cem Saygı’nın o dansı neydi öyle!

Yine Zonguldak olarak Türkiye gündeminde yerimizi aldık.

Bakalım seçime kadar daha neler göreceğiz.

Ülke olarak “Yetenek sizsiniz” yarışmasına hazırlanıyor gibiyiz!

Ne diyelim!

Baltayı Bilemek

Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.

İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.

Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?"

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: "

Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.

KISSADAN HİSSE!

"Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir. Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir. Zayıf bulduğumuz yanlarımızı geliştirmek için çaba göstermektir. Bu, zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Delhi'deki ünlü tapınakta Sokrat'ın şu sözü yer alır: "İnsan Kendini Tanı." Kendini tanımak, şu anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur. Kendini tanımak, kendimizi nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi nasıl gördüğü arasında fark olmaması anlamına gelir. Bireysel ve iş yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız.