Türkiye üzerinden İsrail'e petrol sevkiyatı ambargoya rağmen sürüyor. Azerbaycan petrolü siyonistlere taşınıyor, jetlere, tanklara yakıt oluyor!” diyen Direniş Çadırı gönüllüleri, "Vanaları kapatın, ilişkiler kesin!" demek için Madenci Anıtı önünde bir araya geldiler.
Diriliş Çadırı gönüllüleri yaptıkları açıklamada şunları ifade ettiler:

“Gazze’de yaşanan soykırım da yedi ayı geride bıraktık ve sekizinci ayın içindeyiz. Tam 8 aydır dünyanın gözü önünde kardeşlerimizin üzerine ölüm yağıyor. Hiçbir ölçü ve sınır gözetilmeksizin evler, camiler, hastaneler, istisnasız her yer bombalanıyor. Kayıplar ve enkaz altında kalanlarla birlikte yüz bine yakın Müslüman kardeşimiz şehit edildi ve yaralandı. Bunların çoğu çocuk ve kadın! 2 milyon insan evlerini terk etmeye zorlanarak küçücük Refah şehrine sıkıştırıldı. Gazze en iyimser rakamla kaldırılmasının 14 yıl süreceği hesaplanan büyük bir enkaz yığınına döndü. Hiçbir insani değer ve kural tanımayan aşağılık bir soykırımın gölgesinde Gazze adeta yok ediliyor!
 
7 Ekim’den bugüne kadar Gazze halkının maruz kaldıkları mezalimi, yaşanan acı ve hüznün boyutlarını kelimelerle anlatmak mümkün değildir. Her gün yeni bir katliama, yeni bir işkenceye, yeni bir vahşete tanık oluyoruz. Yahudi varlığının haydut askerlerinin çekildiği her yerden toplu mezarlar çıkarılıyor. Uygulanan abluka nedeniyle açlık ve kıtlık Gazze’de hayatın normali haline geldi. Ve daha nice nice zulümler sırf Rabbimiz Allah’tır diyerek küresel işgalcilere direndikleri için Gazze halkına reva görülüyor.
 
Çekilen tüm bu acılar karşısında Gazze’li kardeşlerimizin söyledikleri tek bir söz var!  حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ Allah bize Yeter o ne güzel vekildir!  Çünkü Gazze halkının Allah’tan başka kimsesi yok! Yapılan onca çağrıya rağmen hiçbir ülke onların yardımına koşmadı. Tüm dünya devletleri onları ölüme ve yıkıma terk ettiler. Yavruları paramparça olmuş kadınların feryatlarına, babalarının cesedine sarılıp ağlayan çocukların gözyaşlarına, öldürüldükten sonra cesetleri tanklarla ezilmiş insanların görüntülerine kör, sağır ve dilsiz kesildiler.

“Tarihi ve hukuki değerlere aykırı bir karar” “Tarihi ve hukuki değerlere aykırı bir karar”

Topyekûn bir soykırım hedefiyle hareket eden işgalci Siyonistler, mazlum Filistin halkını acımasızca katlederken hem bütün bir İslam âlemine hem de tüm insani değerlere meydan okumaktadırlar. Filistin halkı ise yalnızca kendi topraklarını savunmuyor, bir taraftan İslam ümmetinin izzetini ve kutsallarını savunurken diğer taraftan insani değerleri savunuyor. 
Aynı zamanda Batı’nın sözde insan hakları, demokrasi, uluslararası hukuk gibi söylemlerinin yalanlarını ifşa ediyor ve mevcut küresel sistemin sahteliğini ve zulüm sistemi olduğunu ifşa ediyor. 
7 Ekim’den bu yana yaşananlar, sadece bu ifşalarla da kalmadı. Bizlere birçok şeyi açıkça gösterdi ve gizlenen gerçekleri de ifşa etti. Neler gördük ve nelere şahit olduk. 
İslam ümmetinin sahipsizliğine şahit olduk, Müslümanların kanlarına ve canlarına hiçbir değer verilmediğine şahit olduk, ihanetlere ve timsah gözyaşlarına şahit olduk. 
İslami beldelerin hiçbirinde siyasi irade olmadığına, bağımsız otoriteleri varmış gibi görünse de gerçekte hepsinin Batı tarafından sömürgeleştirilmiş olduklarına, küresel güç ve sermaye baronlarının istilası altında olduklarına şahit olduk.
Sahip oldukları askeri kuvvetlerinin, yabancıların zincirleriyle bağlandığına, onların emri ve izni dışında hareket edemediklerine şahit olduk.
İşte bunlar gibi birçok gerçekler açığa çıktı ve gizlenenler ifşa oldu. 
Tüm bu ifşalar ve yaşananlardan sonra artık en gür bir seda ile yöneticilere, siyasilere ve güç sahiplerine sesleniyor ve diyoruz ki;
Yeter artık sözlerden bıktık, kınamalarınızdan bıktık, hiçbir işe yaramayan hamasi söylemlerden bıktık. Reel konjonktür yalanlarından, hiçbir işe yaramayan iş birliği toplantılarınızdan ve sözde diplomatik adımlarınızdan bıktık. 
Aylarca Gazze’de soykırım sürerken sadece izlediniz. Somut hiçbir adım atamadınız. Bebekler bombalar altında can verirken, bu gözü dönmüş katiller sürüsüne karşı bir tek uçak, iha siha havalandıramadınız. Sonra açlıktan ölümler başladı ama sizler İsrail izin vermediği için en temel gıda maddelerini dahi sokamadınız. Tüm bunlar sürerken bir de utanmadan ticari ilişkilerinizi sürdürdünüz. Neredeyse 7 ay sonra, oluşan büyük kamuoyu baskısından dolayı ancak ticari ambargo kararı verebildiniz. 
Ama gel gör ki bunda bile samimi olamadınız ve Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı üzerinden gelen Azerbaycan petrolünün tankerlerle İsrail'in Hayfa limanına sevkiyatının sürdüğü ortaya çıktı.
EVET, yanlış duymadınız. Bu katliamcı, işgalci, soykırımcı rejime, kullandığı ham petrolün yaklaşık %40’ı Türkiye üzerinden naklediliyor. Azerbaycan petrolü, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı aracılığıyla Adana’nın Ceyhan ilçesine kadar ulaştırılıyor. Ceyhan’da gemilere yüklenerek İsrail limanlarına gönderiliyor. 
İsrail bu petrolü Hayfa ve Aşdot’ta yer alan rafinerilerde işliyor. Hayfa rafinerisinde işlenilen petrolün bir kısmı, Paz Oil isimli şirket tarafından İsrailli savaş uçaklarına yakıt olarak sunuluyor. Aşdot’ta işlenilen petrolün bir kısmı ise, Delek ve Sonol isimli İsrailli şirketler aracılığıyla dört yüz farklı istasyonda İsrail ordusunun kara araçlarına, yani tanklarına, zırhlı personel taşıyıcılarına, toplarına ve Gazze’ye ateş kusan diğer vasıtalara yakıt olarak servis ediliyor.
İsrail’in Filistin’e yönelik işgal, sömürgeleştirme, tasfiye, katliam ve soykırım politikaları bu petrol vasıtasıyla icra ediliyor. İsrail bugün Gazze’de kadınların, çocukların, masum insanların üzerine bu petrolü kullanarak ölüm ve kan kusuyor. 
Yeter artık, bu utançları bizlere yaşatmaya son verin.Katliama, işgale, soykırıma işbirlikçi olmayın. Kardeşlerimizi katleden bu Siyonist terör örgütü ile ilişkileri sürdürmekten vazgeçin. El altından yürütmeye çalıştığınız kirli ticaretlerden vazgeçin. İşgalci rejime istihbarat sağlayan Kürecik Radar Üssü’nü kapatın. İncirlik’teki ABD askerlerini ülkelerine geri gönderin. Siyonistlerin uçaklarına, tanklarına yakıt olacak, onlara enerji sağlayacak petrol sevkiyatını durdurun. Hemen vanaları kapatın ve tüm ilişkileri kesin.”

Kaynak: Seçkin Kırarslan