UMUT FAKİRİN EKMEĞİ MODUNDALAR!
Seçim günü yaklaştıkça kulislerde de hareketlilik devam ediyor.
Zonguldak’ta özellikle Millet ittifakı kanadında liste yarışı başlamış durumda.
Millet ittifakı Zonguldak’ta seçime tek listeyle mi gidecek, yoksa her parti kendi logosuyla mı seçime girecek gerçekten merak ediliyor.
İYİ Parti Türkiye’deki çıkışını Zonguldak’ta da sürdürdüklerini belirterek kendi logosuyla seçime gitmek istiyor ama Cumhuriyet Halk Partisi kendi listesinin 2. sırasını kendilerine verirse buna da hayır demeyecek gibi duruyorlar.
Fakat şimdilik Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu duruma sıcak bakmadığını biliyoruz.
Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Deva Partisi de Cumhuriyet Halk Partisi listesinin 3. sırasını istiyor.
CHP’nin bu duruma da sıcak bakmadığını biliyoruz ama önümüzdeki günlerde nasıl bir anlaşma sağlarlar bilinmez.
Fakat CHP 3.sırayı millet ittifakından bir partiye verecekse bunu kesinlikle Saadet Partisi’ne vermelidir.
Niye mi?
Tahminim doğrultusunda Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol büyük ihtimal milletvekili adayı olacak.
Deva Partisi İl Başkanı Fatih Keleş ve Gelecek Partisi İl Başkanı Mustafa Kutayer zaten milletvekili aday adaylıklarını açıklayarak İl başkanlığından istifa etmişti.
Bu üç isimden en deneyimli, siyaseti en iyi bilen, teşkilatlarını en iyi oturtmuş isim olarak Saadet Partisi İl Başkanı Burak Erol duruyor.
Burak Erol’un bu listeye kesinlikle katkı sağlayacağını düşünenlerdenim.
Siyaseti iyi biliyor, sorunlara değiniyor ve en önemlisi Zonguldak sorunlarını iyi anlatıyor.
Peki Fatih Keleş ve Mustafa Kutayer neden olmaz?
Türkiye genelinde Deva Partisi’nden 60 İl Başkanı milletvekili olabilmek için istifa etti.
Fatih Keleş de bunlardan bir tanesi!
Gençlik yapılanması, kadınları ve teşkilatı seçime hazır durmuyor.
Zaten Fatih Keleş de milletvekili olamayacağını biliyor ve önlerinde de genel seçimden sonra yerel seçimlerin olduğunu bildiği için bu kadar yükün altına girmektense istifa edip kenara çekilmeyi uygun görüyor.
“Bu arada da şansına CHP’nin 3. Sırasına girersem tadından yenmez” diyor.
Ne yardan ne serden anlayacağınız!
Ama Fatih Keleş bu vizyon ve anlayışla ne milletvekili olabilir, ne de CHP’nin listesine girebilir.
Peki Mustafa Kutayer!
Kendisini Kozlu’dan tanırım, düzgün bir kişiliğe sahip ama siyasette var olabilmek için sadece bu özellik yetmiyor.
Gelecek Partisi İl Başkanı olduğu süreden itibaren iyi ilişkiler kuramadı.
Parti olarak iletişime önem vermediler.
Teşkilat zaten ortada yok.
WhatsApp grubuna yarım yamalak atılan iki ziyaret haberi ile bu işlerin olmayacağını o da anladı ki yol yakınken istifa etti.
Milletvekili olamayacağını o da net bir şekilde biliyor.
Ama umut fakirin ekmeğidir ya, Keleş ve Kutayer’in durumu da aynen öyle.
Ya tutarsa modundalar.
NEYİN BEDELİNİ ÖDEDİĞİNİ ÖĞRENDİM!
Dünkü yazımda da biraz bahsetmiştim.
Bir arkadaş bedel ödemiş, bizim de bir bedel ödememiz gerektiğine hüküm kesmiş.
Bakın bu arkadaşın hayal dünyası rengarenk olunca kendisini çok önemli yerlerde görüyor.
Bu arkadaş daha düne kadar beni arayıp, “Sakın biz bu durumlara düşmeyelim, biz Zonguldak’ta gazetecilerin düştüğü durumda olmayalım. Ben seni sen de beni yazma” diyen biri üstelik.
Tabi bu arkadaşın sahibi değişince direkt bizim üzerimize saldılar.
Para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapan adamdır.
Bu arkadaş da para için bunları yapıyor.
Hiç önemli değil, kendi bileceği iş.
Benim işim sahibiyle ama araya girmek bize saldırmak isteyen olursa da yapacak bir şey yok!
Bu arkadaş bir bedel ödediğinden bahsediyor ya, bu arkadaşın ödediği bedellere gelince, askere gitmemek için “Bedelli askerlik parasını” kalemi olduğu başkan abisine ödetmiş, daha sonra kendisine “Harçlık çetesi, acılık çocuğu, peçetecinin çocuğu” yazan ve pembe tezkereye sahip düşmanına biat etmiş!
Tabi kilo biraz fazla olunca omurgada da esnemeler oluyor!
Fakat bu arkadaşın ödediği bedel tek bu da değilmiş.
Bu arkadaş bir okul müdürüne şantaj yapmaktan ceza almış!
Ödediği bedellere bakınca insanın içi sızlıyor değil mi?
Ya yazık ne bedeller ödüyorlar görüyor musunuz?
Tabi bu olaylar sonrası şirazesi kayan bu arkadaş, mesleğe başladığı gazeteden şimdiki pembe tezkereli sahibine havlıyordu, şimdi pembe tezkereli sahibinin yanından bize havlıyor.
Eski siyasetçilerin elini öpmek lazım.
Bazı durumları ne güzel anlatıyorlar.
Süleyman Demirel'e sormuşlar. Size sövüp duran o adamı neden partinize aldınız?
Demirel cevap vermiş,
“Orada iken bize bağırıyordu, şimdi bizim kapıya bağladık, karşı tarafa sövüyor”
Şimdi bizim pembe tezkereli de öyle yapmış.
Bütün kendine havlayanları kapısına bağlamış.
Hepsini bize karşı havlatıyor.
Matbaada pantolonu düşürüyor ama kafa çalışıyor…
Aferin…
Eşcinsellerin kafası çok çalışır derlerdi de inanmazdım.
Ama sözüm bu pembe tezkereliye...
Bu kapına bağladıkların seni kurtaramaz.
Kapına bağladıklarından biri fantezi dolu gecelerde kelepçe takıyor, sen adliye koridorlarında takacaksın!
Tosuncuk da nasıl bir çukura düştüğünü zamanla öğrenecek!
İnsan tosuncuğun bu halini gördükçe yine de üzülüyor!
Lanet olsun şu içimdeki insan sevgisine ne diyeyim!