Genel

TTK’DA KRİZ YÖNETMEK İÇİN EKİP KURULMALI

TTK’DA KRİZ YÖNETMEK İÇİN EKİP KURULMALI

Dün Zonguldak’ın ortak paydalarından taşkömürünün amiral gemisi Türkiye Taşkömürleri  Kurumu(TTK) ile bölgede kömür çıkartan Özel Sektör Kömür İşletmeleri ve köstebek usulü kömür çıkartılan kaçak ocaklara değinmiştik.

Kaçak ocaklar, taşkömürünün icadı ile birlikte gündemimizde olup, yaşam kalitemizi aşağı çeken üretim biçimi olarak ekonomideki yerlerini koruyorlar.

Özel sektör kömür işletmeleri, devlet desteği görmelerine rağmen, beklenen istihdam ve üretim sıçramasını yapamıyor, ayakta kalma mücadelesini sürdürüyorlar.

Gelelim TTK’ya!

TTK, Sadece Zonguldak’ın ortak paydası değil, enerji darboğazında cebelleşen ülkenin de medar-ı iftiharı kurumlarından biri.

Bakmayın siz düzgün yönetilmediği, merkezi bütçeden aldığı maddi/manevi destekle ayakta kaldığına… Ki, devletten aldığı DESTEK/sübvanse her geçen gün artıyor.

Aslında, Zonguldak’a geniş açıdan bakıldığında, ‘yiğitlerin değil sorunların harman olduğu bir il’ ve ‘ödediği vergi kadar yatırım alamadığı’ görülür.

Bu, kozmopolit yapısından mı, atanmışların hareketsizliğinden mi, seçilmişlerin rekabet diye parti içi ve dışındaki rakiplerini eksiltme operasyonlarından mı kaynaklanıyor bilinmez.

Ancak, taşkömürünün paydaşları siyasetçiler bu ‘absürt’ durumdan memnun olmalı ki, sorun ve gelişmelerin irdelendiği bir ‘taşkömürü çalıştayı’ yapmayı bile düşünmüyorlar.

‘Çalıştay’ yapılmayınca, ‘ağzı olan konuşuyor’ ve sorunlar da, çözüm önerileri de askıda kalıyor.

Paydaşlara soruyorum.

İşçiye yakacak olarak dağıtılan, yabancı kömür kadar teşvik almayan; Kandilli de çıkartıldığı bile açıklanamayan aktif karbon/Lastır Carbon; Kozlu da ikisi ayrı ayrı çıkartılıp satılması gereken ancak, karıştırılıp beraber satılan koklaşabilir ve  koklaşmaz kömür ne kadar yerli ve milli!..

Sahi, ‘yerli ve milli’, ‘Türkiye yüzyılı’ edebiyatlarının yapıldığı bir ortam da, Zonguldak’ı ‘başkent’ yapan taşkömürünün yakacak olarak işçiye dağıtılmasına, işkolunun lideri sendika ve sendikacılar neden ses çıkartmaz acaba?

Üzülmezde bacasını ‘antika’ olarak sakladığımız Kok Fabrikasını, Karadon’da kurmamızı kim engelliyor. Karabük DÇ bizden aldığı kömürü ‘kok’ yapıp hem kullanıyor hem satıyor. Kok fabrikası yanında 40 MV santral, 10 bin ton benzol, 10 bin ton amonyum sülfat üretsek fena mı olur?

Bu sadece TTK’nın değil, Zonguldak’ın da kurtulması olmaz mı? Zonguldak’taki 25 bin kayıtlı, 50 bin kayıtsız işsiz için umut kapısı olmaz mı?

Fikri olanların seslerini yükseltmeleri, Zonguldak’ın ali menfaatleri arasındadır.

TTK iyi yönetilmiyor. Yüksek kalorili taşkömürünün işçiye yakacak olarak dağıtılması, sübvanse ile ayakta kalan kurumda işçiye ikramiye verilmesi değil sadece eleştirilerim.

Kurum yetkilileri iktidar ve muhalefet vekilleri açıklasın bakalım; kurumun geçen yıl ürettiği satılabilir kömür miktarı 1 milyon tondu, 2023 yılsonu itibarıyla hedeflenen satılabilir kömür tonajı nedir?

Velhasıl-ı, kurumda hal ve gidiş iyi değil görünüyor.

Yapılacak olan, acilen ‘kriz yönetimi’ için bir ‘ekip’ oluşturulmalı.

Bu konuya devam edeceğiz.

KİMSE, EGOSUNU DİPLOMASI ARKASINA GİZLEMESİN!..

2023 Yerel yönetim seçimlerinin startı verilmesiyle birlikte, aday adaylarının politikada en önemli unsur olan ‘iddia’ ve ‘tekrar’ üzerinden ‘hafıza tazeleme ve taktikleri’ devreye girmeye başladı.

‘Ben’ merkezli tanıtımlar ile daha ziyade toplum katmanlarının tamamı değil, seçmen bazında atılımlar deneniyor.

“Bu şehre doktor’ lazım’  “Bu şehre mimar lazım”, ‘Bu şehre mühendis lazım’ gibi hezeyanlar sergileniyor.

Bu şehir bunların tamamını gördü… Bence bu şehre ‘adam’ lazım... Hem de ‘Adam gibi adam.’ Yani, ipiyle kuyuya inilecek adam. Egosu tavan, kibiri kaf dağını aşmış tip ve politip değil.

Kimse, egosunu diplomasının arkasına gizlemesin.

Diploma dediğiniz nedir ki!

Mer-i mevzuata göre işe alım yapılan bu ülke de; 4 yıllık okul mezunlarının işe girmek için KPS imtihanları ardından, torpil arayıp, mülakat kuyruklarına girmiyor mu? Hem de, ‘hak gaspı’ olarak adlandırılan ‘mülakat’ konusunda ‘olmayacak’ vaatlerine rağmen!

Siyaset ‘yozlaşma’ merkezli başlayınca, elbette ‘yozlaşma’ detaylı devam edecek.

Aday adayı, bez afişi renklendirmiş ‘ dürüst başkan olacağım’ demiş. Rakip aday adaylarına ‘dürüst değiller’ demeye getirmiş.

Bir diğer aday adayı, ‘Zonguldak, aradığı başkanı buldu’ demiş boy afişinde. ‘Önseçim ve anket sonuçları’ yani ‘taban/seçmen’ değersizleştirilip pul edilmiş, ‘parti sultası’ gölgesine sığınılıp, rakiplere adeta parmak sallanmış.

Diğer parti de il başkanı, halkın teveccüh gösterdiği bir politikacının öne çıkması üzerine, ‘siz söylenenlere bakmayın, benim adayım o değil’ deyip, ‘parti sultalığını’ ilan etmiş adeta!.

Siyasi partiler içindeki bu ‘iç rekabet’ veya ‘rakip eksiltme’ teknik ve taktikleri, her geçen gün sadece siyaseti sığlaştırmıyor, siyaseti daha çok yozlaştırıyor. En kötüsü, partiler içinde ‘kamplaşma ve  ‘ötekileştirme’ ruhunu depreştiriyor. Yarın, ‘hasbelkader’ belirlenecek adaylar etrafında bir ‘sevgi/saygı yumağı’ değil, bir ‘öfke ve bozguncu kültü’ çoğaltılıyor.

Geçmişte tüm partilerde örneklerini gördük.

Aday’a tepki için sandığa gidilmedi. Parti içinde oluşturulan bindirilmiş kıtalar, kendi adaylarına değil, karşı adaya oy verdi. Partilerin ‘beylik politipleri el altından mesajlar ile seçmeni yönlendirdi. Adaylar, belli kesimlere TV ekranlarından parmak salladı.

Sonunda hem kendileri kaybetti hem şehir.

PHOTOSHOP DEĞİL, GERÇEK!..

Hayatın gerçekleri… Siz istediğiniz kadar ‘algı’ yapın, hayatın gerçeklerini değiştiremezsiniz. Ancak ve ancak, kendi gerçekleriniz ile hayatın gerçekleri arasında sıkışıp kalırsınız.

‘Gerçekler’ insanın bir ‘tık’ ötesinde.. Bir ‘tık’ bir ‘nefes’ kadar mesafede..

Kaşla göz arasındaki mesafe kadar.

Yıkılan Fevkani Köprüsü’nün Soğuksu ayağına dökülen asfaltın kazınması, hayatın gerçeklerinden biri. Çamurun içine döküldüğü için yapılan müdahale neticesi iş makineleri tarafından söküldü. Elbette ortada bir kamu zararı veya tüyü bitmedik yetim hakkı var.

İş bilmezlik mi, ‘ben ne dersem o’ mantığının bir tezahürü mü?

Alacalı/bulacalı asfaltın zift püskürtülüp siyahlaştırılması başka bir abesle iştigal.

Velhasıl-ı kelam, ‘yapılanan yanına kâr kaldığı’ bir dönemdeyiz.

‘Photoshop değil, gerçek’ deyip, Bir güzel dua ile bu günlük bitirelim konuyu.

Allah, herkese gönlüne göre versin.

CHP-KAYINOVA VE AYDIN

ATINÇ KAYIOVA

TURGUT AYDIN

CHP Zonguldak Belediye Başkan aday adayları içinde beğendiklerimden ikisi de Atınç Kayınova ve Turgut Aydın’dır.

İkisi de Zonguldak Belediye Meclis üyesi olarak başarılı görevler üstlendiler.

629 Adımlık şehrin sorunlarını meclis çatısı altında yılmadan, korkmadan savundular, risk aldılar.

Hele Atınç Kayınova, yazılı ve sözlü sataşmalara, hakaretlere maruz kalıp, ‘dürüst siyasetçi’ statüsünden ayrılmadı.

Aslında ‘dürüstlük’, öyle ‘lafla peynir gemisi yürütmek’ gibi basit bir olgu değil. Hasbelkader bir basit örneğin ardından ahkâm kesmek hiç değil. Dürüstlük, icraatla kaim bir ‘iş-oluş-harekettir’

Dürüstlük, sözleri ve davranışlarında herhangi bir yanıltma, aldatma veya hileli durum olmaksızın, kişilerin doğru ve adil olmalarıdır.

Bu tarife göre, hem Turgut Aydın’ı hem de Atınç Kayınova’yı beğenirim.

Diğer aday adaylarının da bana göre ‘nev-i şahsına münhasır’ olumlu düşünce ve davranışları var.

İnşallah, aday önseçim/anket sonuçlarına göre belirlenir ve taban nezdinde hak kaybı yaşanmaz.

2019 seçiminde parti sultasının verdiği karar neticesi atanan aday, ne parti içinde ne de seçmen bazında destek bulmadığı, birlik beraberliği sağlayamadığı için seçim kaybedilmişti.

Anlayana sivrisinek saz…