VİCDAN VE MERHAMETE İHTİYACI VAR!
Maaşı, açlık sınırı ve asgari ücret altında 10 bin lira olan emeklinin, hali-i pür melalini anlatma derdine düşmüşüz ya; bazı teknik ve istatistik verileri kaçırıyoruz.
Asgari ücretin 17.002 TL, açlık sınırının 16 bin 654 lira, yoksulluk sınırının 50 bin lira olduğunu hatırlatalım.
Nihayetinde, ortada fink atan rakamlar, Türkiye de gelir adaletsizliğinin tarihi zirvesinde olduğunu gösteriyor.
Olaya, ödediği vergi kadar yatırım alamayan, 50 bin kayıtsız işsizi, 98 bin nüfusu, 54 bin icralık dosyası, 2023’te merkez ilçeden şehir dışına göç eden 103 bin insanı olan, Cumhuriyetin ilk endüstri merkezi, bu gün emeğin yanında emeklinin başkenti durumuna gelen Zonguldak açısından baktığımızda, moralimiz hepten dip oluyor.
Aslında, ‘gelir adaletsizliği’ deyip geçilmeyecek bir ‘sorun’ var ortada.
Müslüman bir ülkede zenginlerin daha çok zenginleşip, fakirlerin daha çok fakirleştiğini konuşmak bile ‘abesle iştigalin büyüğü.
Suçu yönetenlere/siyasetçilere havale etmek, tembellik, basiretsizlik ve kolaycılıktan başka bir şey değil.
Önceki hafta 3294’ sayılı yasaya göre, hane içinde kişi başına düşen gelirin, asgari ücretin 1/3’ünden az olması halinde, hanenin fakir ve yardıma muhtaç olduğunu, yani; emeklilerin çoğunluğunun yasal olarak fakir hane ve yardıma muhtaç durumda olduğunu belirtmiştim.
Zonguldak’ta emeklinin 50 bini 65 yaş üstü yaşlı. Bu 50 binin 15 bini evinde yalnız yaşıyor.
Bu konuda ‘hayaldi gerçek oldu’ dedirten bir sonuç daha var. Merkez ilçe de yaşayan 44 bin emeklinin 15 bini açlık sınırı altında maaş alıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı, basının ‘gelir eşitsizliğinde tarihi zirve ’şeklinde yorumlyadığı haberler ile devam edelim.
Açıklamaya göre; Türkiye’nin en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik kesiminin, 2023 yılında toplam gelirden aldığı pay yüzde 49.8’e yükseldi.
Ve geçen hafta itibarıyla, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2023 yılı faaliyet raporu açıklandı.
Türkiye de 4 milyon 989 bin 456 hane, yani;19 milyon 957 bin 824 kişi sosyal yardım almak zorunda kalırken, ülke nüfusunun dörtte birinin sosyal yardımla ayakta durduğu ortaya çıktı. Yani, Yoksul sayısında patlama yaşanmış.
Bu ‘sosyal yardım’ dediğimiz yardımlar, her yıl artarak devam ediyor. Atılan siyasi nutuklara rağmen azalma / iyileşme yok.
Yardımlar bu kadarla kalmıyor. Fakir/fukaraya yapılan elektrik tüketim desteğinde artış var. 2023 sonu itibarıyla 4 milyon üzerinde haneye elektrik desteği verilmiş. 8.67 milyar lira kaynak aktarılmış.
Siyasetçilerin, oy devşirmek için fakir-fukara hanelerine, gıda kolileriyle kahkaha atarak koşmalarına bakın… Hani, sağ elin yaptığı yardımı sol el görmeyecekti!
Son günlerde TV reklamlarında fakir/fukaraya yapılacağı söylenen yardım çeşitlerine bakın hele… ‘İyi ki bu kadar çok fakir/fukara varmış’ edasında konuşuyor, koşuyorlar
Muhalefet, ‘seyyanen 7 bin lira verilsin’ diyor; iktidar ‘muhalefet emeklileri kışkırtıyor’ diyerek sahne-i siyasette kürsü keyfi yaşıyor.
Yapılacak olan, artan fakir/fukara sayısının eksiltmek için çözüm bulmak iken, fakir fukaranın bu ‘acınacak’ durumundan oy devşirip, gün kurtarılmaya çalışılıyor.
Yani, dün kötü olan yaşam kalitesi, bu günkü rakamlara baktığımızda, yarınlarımızı içinde umut vermiyor.
Sonuç: 31 Mart yerel seçimleri arifesinde, siyasetçilerimiz zekâlarını ‘kötü’ tarifli kurnazlıklar ile piyasaya sürüp ‘seçim/sandık’ nemasına çevirmeye çalışıyor.
Oysa toplumumuzun, iyilerin zekâsı olan ‘vicdan ve merhamete’ ihtiyacı var.