TOPLUMA MUSALLAT OLAN İBLİS/PAÇOZLUK
Çağın problemlerini evrensel bakış açısı ile ele alan Müslüman-Türk münevveriydi Alev Alatlı.
Geçen hafta vefatı sonrası sosyal medyadan, ‘helalleşmek dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü, her yasal hak helâl değildir’ vecizini paylaşıp rahmet dilemiştim.
Alev Alatlı’nın radyo/TV konuşmalarını kaçırmamaya çalışanlardanım. Dünya nöbeti ve Hafazanallah/Nasihatname-2, hep başucu kitaplarım arasındadır.
Alatlı, son kitabı ‘beyaz Türkler küstüler’i, ‘paçozlaşmanın hikâyesi’ diye anlatmış.
Alatlı’nın ‘Paçozlaşmanın Hikâyesinde’ ya da ‘paçozlaşmak’ üzerine yaptığı tespitler, bu gün piyasada ahkâm kesip, koltuklarını deruhteye çalışan birçok seçilmiş ve atanmışla örtüşüyor.
Alatlı, ‘Dostoyevski’nin pustlostu (Puşkin konuşmasında)gibi ‘paçozluk iblisi’ tüm kurumları sardığı zaman sıkıntı başlıyor. Bunlar herkese akıl verirler. Böyle de küstahtırlar.
Herkesin herkesle yer değiştirebildiği, birisi gittiğinde hiçbir şeyin değişmediği, liyakatin ölçü olmadığı, sıradanlığın ve kalitesizliğin hüküm sürdüğü bir durumdur paçozluk.
Paçoz, kendi çıkarları için her yolu mübah sayan, küstah, beş para etmez, sokak kurnazı, zevzek, müptezel, basmakalıp, palavracı, rüküş, hoyrat, içtensiz, pespaye, nekes, terbiyesiz, aşağılık, ahlaksız, kalleş… Topluma musallat olan bir iblistir paçozluk.’demiş Alev Alatlı.
Alatlı’nın tüm olumsuzlukları sıralayıp ‘paçoz’ diye tanıttığı tipler, bu gün tüm piyasalarda fink atan tipler değil mi?.
İşte, siyasi yozlaşmanın ülke de seçilmiş ve atanmışları getirdiği ‘hep bana rab bana’ etiketli, koltuk deruhteli, akçeli bakışlı tip ve politiplerin yarattığı anlamsız, boş, hukuksuz, müptezel bir manzara-i umumiye.
Alatlı sadece avam/teba/marabaya değil, kötü alışkanlıkları kendine örf/adet edinen ulema, ağa ve yöneticiye de seslenmiş.
‘Orhun yazıtlarını da arada bir okuyun’ dediği Hafazanallah/Nasihatname-2 kitap tanıtımında, ‘biz de üstünlük Kaan veya Hakan veya Erkin’de değil; bilge, alp, adil ve erdemli olandadır. Bilge Kaan töreye ters düşmeye görsün. Tanrı kut’u/iyiliği/ mutluluğu geri alır. Bunun için denmiştir ‘Kum gider seli kalır, il gider töre kalır’ diye.
Tipi, ideolojisi, partisi ne olursa olsun, yerel seçimler arifesinde, siyasi arenada fink atanlara bir bakın hele!
Dün, en yakın arkadaşını, partidaşını, mevkidaşını karalamak için yandaş ve dolma kalemleri akçelendirip ‘rakip eksiltme’ operasyonu yapanlar, bu gün ileriye dönük oluşturdukları ‘siyasi anonim şirket’ çatısı altında kucak kucağa ‘dünya nöbeti’ tutuyorlar.
Demokratlığı dere kenarında, sel korkusuna tabi mal kadar olan, sosyalleşme taktiğiyle kiracısı olduğu emtiayı, meblağı yüksek akçeyle takas eden tip, zıvana mahreçli umumi ahlak dersi veriyor.
Kötü alışkanlıklar bu tiplerin ruhunda, çoktan örf/adet/gelenek olmuş.
‘Seçim kazanmak için her yol mubah’ sözü çoktan müptezel, küstah, zevzeklerin dumura uğramış beyinlerinde pelesenk olmuş bile.
Hedefleri, ne yöre insanının yaşam kalitesini yükseltmek, ne de gelecek nesillerin modern dünyasına bir tuğla koymak olmayan bu tip ve politipler; zamanı kendi lehlerinde dönen bir değirmen yapıp, helal olmasa da, menfaatlerini yasallaştırmanın yollarını arar.
Gelelim, Alev Alatlı’nın, ‘arada bir okuyun’ dediği Türklerin bilinen ilk alfabesi Orhun Yazıtları’na. Türklerin devlet anlayışı ile yönetimi, kültürel öğeleri, komşuları ve soydaşlarıyla olan ilişkileri ve sosyal yaşantılarıyla ilgili önemli bilgiler içeriyor.
Sonuç: Seçimlere ve adaylara, yandaş/avantaj/partidaş haramiliğiyle değil, yöre/ülke çıkarları, oy namustur düsturuyla bakacağız vesselam.