Genel

"Toplu sözleşme de refah payı istiyoruz"

Zonguldak'a gelen Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, toplu sözleşmede refah payı isteyeceklerini ifade etti

Türkiye Kamu- Sen Batı Karadeniz Bölge İstişare Toplantısı Zonguldak'ta yapıldı. Dedeman’da gerçekleştirilen toplantıya: Türkiye Kamu Sen ve Türk Sağlık Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro Sen Genel Başkanı Türkeş Güney, Türk Haber Sen Genel Başkanı Yücel Kazancıoğlu, Türk Enerji Sen Genel Başkanı Şuayip Deniz Demirci, Türk Ulaşım Sen Genel Başkanı Mustafa Nurullah Albayrak, Türk İmar Sen Genel Başkanı Zafer Çelik, Türk Yerel Hizmet Sen Genel Başkanı Tuncay Erden ile genel başkan yardımcıları ve Türkiye Kamu-Sen’e ait bölge şube başkanları katıldı.

SAHİN ÖREN: İLK YASA MADEN İŞÇİLERİ İÇİN ÇIKTI

Kamu-Sen İl Temsilcisi Şahin Ören açılış konuşmasında “Konfederasyon olarak ilimize çıkartma yapan ve mücadele şevkimizi arttıran herkese teşekkür ediyorum. Ülkemizde ilk yasa Zonguldak emekçileri maden işçileri için çıkartıldı. Sonraki yıllarda Şemsi Denizer ile birlikte Zonguldak’ı ayağa kaldıran yürüyüşü gerçekleştirdik. Zonguldak emeğin başkenti sıfatını hak etmektedir. Makamları ve küçük çıkarları hep elimizle ittik” dedi.

KAZANCIOĞLU: TÜRKİYE KAMU-SEN'İN HAKLI MÜCADELESİ NESİLDEN NESİLE DEVAM EDECEK

Türk Haber Sen Genel Başkanı, Kamu-Sen Teşkilatlandırma Sekreteri Yücel Kazancıoğlu “Anayasa bir milletin puk kodudur. Bu toplantı vesilesi ile iki güzel haberi sizlerle paylaşarak başlamak isterim; İlki teşkilatımızın yüz akı kadın teşkilatımız için müjdesini çok yakında açıklayacağımız; Kadın Araştırma Merkezi. Bu merkez vesilesi ile kadınlarımızın çalışma hayatında yaşadığı sorunları akademik çerçevede araştırıp ciddi önerilere dönüştürecek ve çözüm önerileri sunacağız. Kadınların çalışma hayatında temsili konusunda yaşanan sorunları derinlemesine tartışacağız.  Bu konuda da öncelikli olarak şapkayı önümüze koyacağız ve kendi teşkilatlarımızda kadın temsilinin güçlendirilmesi için neler yaparız? sorusuna yanıt arayacağız ve bunu başaracağız.

İkinci olarak; Türkiye Kamu-Sen Eğitim Akademisinin kurulmasına yönelik hazırlıkların tamamlandığının sevincini sizlerle paylaşmak isterim. Bu akademi vesilesi ile teşkilatlarımızı akademik anlamda güçlendirecek, sendikal çalışmalarımızı ortak bir mücadele zeminine taşıyacak, Türkiye Kamu-Sen’in haklı mücadelesini nesilden nesile aktaracak sistemli ve disiplinli bir hale getireceğiz. Ne mutlu bizlere ki, her buluşmamız bayram havasında, imrenilecek bir birliktelik ile dosta güven sözde yetkili, sahada etkisiz sendikalara örnek olacak ortamlarda yapılmaktadır. Bir araya gelişlerimiz hasret giderme, aile olma, hep birlikte hareket etme ve bir ideal birlikteliğinin eseridir. Çünkü Kamu-Sen’li olmak yalnızca sendikal bir mücadeleye indirgenmiş çıkar ortaklığı ile sınırlı, gündelik kaygıların sonucu değildir. Kamu-Sen’li olmak, meşakkatlidir, yorucudur ve tavizsiz bir tavır sahibi olmayı gerektirir. Bu tavır; 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, çözüm kıskacında, 15 Temmuz’da “Adam! aldırma-geç git” demeyen sizlerin tavrıdır. Menfaatperestlerin çağında. Bu duruşumuz sizlerde takdir edersiniz ki herkes tarafından anlaşıl-a-mamaktadır. Meşhur yalancı çoban hikayesini sizler benden iyi bilirsiniz. ‘Bir üye daha yapacağız’ diye yalancı çoban gibi kapı kapı gezintiye çıkan, bugünün rüzgarıyla sendikacılık yapmaya çalışanların mumu biz yetkiyi alana kadar bırakın yansın. Biz bir üye daha yapacağız diye yalan söylemedik, söylemeyeceğiz. Bir yerlere şirin görünelim diye sözlerimizi söylemekten çekinmeyeceğiz. Çünkü büyüklerimizin yaktığı bu ateşin koru bizim ilkelerimizdir. Bu ilkelerin esası her şeyden önce ülkemizdir. O sebeple Bu ateş ilelebet yanacak, Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak. Saman alevi gibi ortaya çıkan yalancı çobanların çırası sönecektir.

Kamu-Sen’in yürüyüşü,

Bakmasını bilen gözlerde, ruhunu ülkülerinden alan kalplerde;

600 bine yakın üyesiyle adım attığı her yerde

Liyakatın ayak izlerini bırakmış, sadakatle memleketine sahip çıkmış kadroların sendikal yürüyüşüdür.

Her fırtınada gemi değiştirmiş,

Her bindiği geminin dümenine ayak uydurmuşlar anlayamaz!

Bizim bir ayağımız her zaman Ankara’dadır ve aklımız hep Türkiye’dir.

Diğer ayağımızla Gazipaşa’nın müreffeh medeniyetler ufkunu takip eden cumhuriyete sahip çıkan kadrolar yine bizim yol arkadaşlarımızdır.

Çünkü Kamu-Sen yalnızca bir sendikal hareket değildir!

81 ilde 500 şubesi ve yüz binlerce mensubu ile her birimizin memleket sathında nereye giderse gitsin kapıyı çaldığında bir sıcak çorbası hazır bir taze çayı demli bulabileceğini bildiğimiz yuvamızdır.

Kamu senli olmak meşakkatlidir ve yorucudur. Kamu senli olduğunda sadece üyelerin haklarını değil milletin çıkarlarını da düşünmek zorundasındır.” dedi.

TÜRKEŞ: TOPLU SÖZLEŞME HAKKI OLMAYAN SENDİKANIN DERNEKTEN FARKI YOKTUR

Türk Büro Sen Genel Başkanı Türkeş Güney “Türkiye’nin memurlarının konuşma hakkı KAMU-SEN’dir. Bugün memurlarımızın sendika hakkı varsa, sendikası varsa daha da ötesi memurlarımızın oluşma hakkı varsa bu şerefli Türkiye Kamu Sen mensubu memurlarımızın şerefli Türk memuru tarafından 1992-2001 yılı arasında verilen şanlı, şerefli bir mücadele sonucudur. Bugün 300’e yakın sendika var. Alanda sendikacılık yapıyorlar. Ancak onlara şunu söyleyeceğiz. Bugün kullandığımız bu hakkın bir tane sahibi var. Onun da bir tane adı var. Türkiye’de teşkilatın adı; Türkiye Kamu Sen’dir. Bu yüzden diyoruz ki bugün yaşadığımız sorunlarla ilgili konuşma hakkı olan bu hakkın sahibi olan Türkiye Kamu-Sen’dir. Diğer yandan memurlarımızın hakkının arandığı en önemli meşru devir toplu sözleşme var. Toplu sözleşme masası çok önemli. Toplu sözleşme ile toplu görüşme arasında fark var. Toplu sözleşme hükümleri kanun niteliğindedir ve bağlayıcıdır. Toplu sözleşme memurun hakları açısından önem teşkil eder. Toplu sözleşme hakkı olmayan sendikaların Dernekten farkları yoktur. Her ne kadar adı sendikada olsa toplu sözleşme masasına gidemediği sürece dernekten farksızdır” dedi.

 

KAHVECİ: TOPLU SÖZLEŞMEDE REFAH PAYI İSTEYECEĞİZ

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci'de toplu sözleşmede refah payı isteklerini belirterek şunları ifade etti:

"TÜİK’in açıkladığı enflasyon memur maaşlarına artışı geçerse memurlara enflasyon farkı ödemesi yapılmaktadır.

Son yıllarda sürekli memur maaşları enflasyonun altında kaldığı için enflasyon farkı ile aradaki makas kapatılmaktadır.

Enflasyon farkı bir zam değildir. Ancak bu rakamlar çok tartışmalı. Ülkenin belirlediği rakamlar ekonominin gerçeğini yansıtmıyor. Ancak son toplu sözleşmede hedef enflasyonun altında bir zam oranıyla karşılaştık. Bu, ilk kez yaşanan bir durum. Bunun arkasında, "Ben yetkili sendikayım, masada tek başıma olmalıyım" diyenlerin etkisi var. Türkiye Kamu-Sen, sizlerin adına güçlü bir duruş sergiledi ama alınan zam oranı sadece %15 artı %10 oldu. Merkez Bankası'nın revize edilmeden belirlediği enflasyon %33'ten %38'e, hükümetin belirlediği ise %41'e çıkmıştır. Bu nedenle, hedeflenen enflasyon bizim kabul edebileceğimiz bir ücret politikası olamaz. Gerçekleşen enflasyon üzerinden talep etmeliyiz.

Enflasyon farkı memurlara ve emeklilere sıfır zam verildiğinin tescilidir. 

Enflasyonun hızla artmasıyla birlikte, memurlarımızın maaşlarındaki reel kayıpların telafi edilmesi için mutlaka ek zam ve refah payına ihtiyaç vardır.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye ekonomisinin %2,5 büyüdüğü açıklanmıştır.

Türkiye ekonomisi son 16 çeyrektir aralıksız büyümektedir ama memurun ekonomisi sürekli küçülmektedir.

Türkiye Kamu-Sen olarak, kamu çalışanlarının yaşam standartlarının korunması ve iyileştirilmesi için hükümetten ek zam talep ediyoruz.

Yüksek enflasyon ortamında kamu çalışanlarının maaşlarının hızla erimesi, yalnızca memurlarımızı değil, dolaylı olarak tüm toplumu olumsuz etkileyen bir durumdur.

Biz, memurlarımızın hakkını savunmaya ve ekonomik koşullarının iyileştirilmesi için gerekli adımları atmaya devam edeceğiz.

Bu bağlamda, hükümetin taleplerimize olumlu yanıt vermesini ve kamu çalışanlarının yaşam standartlarının korunmasını bekliyoruz.

Kamuda bayram ikramiyesi alamayan tek kesim olan memurlarımız, artık daha fazla ihmal edilmemeli, yok sayılmamalıdır.

Hükümet 25 milyon memur ve memur ailesinin beklentilerini sevince dönüştürmelidir.  

Yıl başında bir üst vergi dilimine geçişte toplam gelir üst sınır artışının düşük tutulması sonucunda çalışanlar her geçen yıl biraz daha erken bir üst vergi dilime girmekte, ödedikleri vergi giderek artmaktadır. Öyle ki vergi dilimlerindeki artış oranı memur maaşlarına yapılan artışların altında kaldığı için kamu çalışanlarından kesilen gelir vergisi rakamları da orantısız biçimde yükselmiştir.

Çalışanlarımız her yıl bir öncekinden daha fazla vergi ödemektedir. 

İLAVE EK ÖDEME

Memurlar, emekliler ve aileleri hesaba katıldığında yaklaşık 25 milyonu bulan bir kitlenin beklentilerinin iktidarımız nezdinde mutlak surette karşılık bulması ve sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Memur emeklilerine çalışırken aldıkları maaşın %45’i kadar emekli maaşı bağlanmaktadır. İlave ek ödemenin emekli maaşlarına yansıtılmaması bu oranı daha da düşürmüştür. Yıllarca devletimize hizmet etmiş emeklilerin hayat standardını korumak, açlık sınırının üstünde bir maaşla huzur içinde yaşamasını sağlamak, önceliğimiz olmalıdır. Hükümetimiz 2024 yılını “Emekli Yılı” olarak ilan etmiştir. Mademki bu yıl “Emekli Yılı”dır öyleyse memur emeklilerinin durumu da mutlaka düzeltilmeli, ilave ek ödeme memur emeklilerine verilerek bu yoldaki ilk adım atılmalıdır. Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarımızın toplu sözleşme masasında söz ve imza sahibi olması adına her zamankinden fazla gayret göstereceğinize inanıyor, bu kutlu yolda daha fazla çalışmamız gerektiğinin bilinmesini istiyorum."

(Haber-Ercan Demir)