Zonguldak’ta kaçak işletilen bir madende çalışan ve güvencesiz olduğu için patronlar tarafından öldürüldükten sonra yakıldığı iddia edilen Afganistanlı mülteci işçi Vezir Muhammad Nourtani’nin üçüncü duruşması başladı. Duruşma öncesinde DEM İstanbul Milletvekili Özgür Saki, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan ile Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı adına Yağmur Yurtsever, Zonguldak Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi.

YAĞMUR YURTSEVER: GÖÇMEN VE MÜLTECİ OLDUĞU İÇİN KATLEDİLDİ

Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı adına Yağmur Yurtsever konuşmasında, "Bugün burada Vezir Muhammad Nourtani'nin davası için buradayız. Kendisi geçen yıl Kasım ayında iş cinayetinde ölmedi, yakılarak katledilen bir işçi arkadaşımız. Afganistanlıydı. Göçmen olduğu için, mülteci olduğu için katledildi. Bizler sosyalistler, insan hakları savunucuları, feministler bu davayı burada bırakmıyoruz diyoruz. Birlikte mücadeleyi, sınıf dayanışmasını yükselteceğiz diyoruz. Ve Vezir Nourtani için adalet sözünü yükseltmek için davanın takibindeyiz. Bugün de buradayız. Aramızda İstanbul'dan göçmen mülteci dayanışma ağı olarak buradayız. Bugün aramızda İzmir Mülteci Dayanışma Platformu da var. EMEP'li arkadaşlarımız buradalar, Bağımsız Maden-İş burada. Aynı zamanda DEM Partili arkadaşlarımız da buradalar." dedi.

 

SEYİT ARSLAN: YAKILARAK ÖLDÜRÜLDÜ VE KATLEDİLDİ

Ahmet Cemil Bedir Zonguldak'a geldi Ahmet Cemil Bedir Zonguldak'a geldi

EMEP Genel Başkanı Seyit Arslan, "Bugün burada biraz önce arkadaşımızın ifade ettiği gibi yakılarak katledilen Afganistanlı'nın duruşması için buradayız. Yapılan incelemede bilirkişi raporunda Muhammad Nourtani'nin ölmeden önce yakılarak hayatını kaybettiğine dair ipuçları var. Belirtiler var. Ve bu raporda bir kez daha nasıl katledildiğinin çıkarılması için ayrıntılı bir inceleme talebi var. Görüyoruz ki Türkiye'de göçmenlerin, mültecilerin can güvenlikleri ne yazık ki yok. Irkçı, faşist söylemler, göçmenlerin evlerine dönük provokatif girişimler, göçmenlerin katledilmesi, bıçaklanması, silahla öldürülmesi, haklarının gasp edilmesi gibi birçok saldırıyla karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz. Bu politik atmosferde, Muhammad Nourtani olayında olduğu gibi burada Nourtani'yi katledenlerin kesinlikle duygu ve düşüncesi, 'Nasıl olsa göçmen, nasıl olsa mülteci. Buna sahip çıkanlar olmaz. Bunun davasını takip edenler olmaz' diye. Cezasızlık alırız diye çok açık kastettiler. Yakarak katlettiler. Yetmedi, organlarını çalmaya dönük teşebbüsler var. Emek ve demokrasi güçleri olarak, parti olarak, tıpkı burada olduğu gibi göçmenlerle dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz. Muhammad Nourtani'nin davasında en ağır cezanın çıkması gerekiyor." dedi.

 

AVUKAT KARATAŞ: HESABI TEK TEK SORULACAK

Avukat Sevda Karataş da yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Vezir Muhammad Nourtani’nin cinayetinin nasıl gerçekleştiğini tekrar etmek istiyorum. Çünkü bu olay hafızanıza kazınsın, her anınızda, her mücadelemizde hatırlansın diye olayın tekrar tekrar üzerine değinmek istiyorum. Vezir Muhammad Nourtani bir maden ocağında katledildi. Daha sonra cenazesi yakılarak öldürüldü. Ailesi bile Vezir Muhammad Nourtani’nin kaçak bir maden ocağında çalıştığını bilmiyordu. Böyle bir hayat ona biçilmişti. Vezir Muhammad Nourtani’nin 6 sanıktan 3'ü tutukluydu. 6 sanığın hiçbiri Vezir Muhammad Nourtani’nin yakılarak öldürüldüğünü, katledildiğini inkar etmedi. Hepsi onu kabul etti, yakıldığını, katledildiğini kabul etti. Yalnızca cümlenin üzerine atmak suretiyle başka ifadeler verdiler. Yoksa Vezir Muhammad Nourtani’nin katledildiğine hepsi bu suçu inkar etmedi, hepsi kabul etti. Hesabı sorulmadık tek bir işçi bile bırakmayacağız. Vezir Muhammad Nourtani’nin hesabını sormak için takipçisi olup her mücadelemizi hatırlayıp mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Teşekkür ediyorum."

 

DEM MİLLETVEKİLİ ÖZGÜR SAKİ: NOURTANİ TALİBAN'DAN KAÇTI AMA TÜRKİYE'DE KATLEDİLDİ

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgür Saki yaptığı konuşmada, Vezir Muhammad Nourtani’nin Taliban'dan kaçtığını ve Türkiye'de katledildiğini belirterek tepki gösterdi ve şunları söyledi: "Vezir Muhammad Nourtani’nin katledilmesi için üçüncü duruşmadayız. İlk iki duruşmada hepimiz saatlerce Nourtani'nin nasıl katledildiğini, el birliğiyle katledildiğini ve bunun örtbas edilmeye çalışıldığını uzun uzun dinledik. Ve bunların hepsi ayrıntılarıyla basında yer aldı. Burada göçmen ve mülteci işçilerin bu bölgede maden işçisi olarak çalışmaları ve kaçak madenlerde çalışmaları. Göçmen ve mülteciler en düşük ücretle çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Vezir Muhammad da onlardan bir tanesi. Taliban rejiminden buraya kaçmak zorunda kalan, ailesiyle birlikte burada onurlu bir hayat sürmeye çalışan bir işçi. Buraya geldiğinde ona tek seçenek kayıtsız, kaçak, güvencesiz bir madende çalışması dışında bir alternatif sunulmuyor. Ve el birliğiyle katlediliyor. Muhammad örneği tek değil. Zonguldak'ta yerel gazeteleri tararsanız eğer, ağacın altında bulunan maden işçisi, göçmen işçiler var. Kimliği belirlenemeyen, çobanlık yapan, Orta Anadolu'da, Afganistan'dan, Taliban rejiminden gelen ve burada çobanlık yapan birçok kişinin kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü biliyoruz. Nasıl öldüler? Nasıl oldu? Bilmiyoruz. Dolayısıyla biz Vezir Muhammad Nourtani’nin tüm bu topraklarda savaşçı politikalardan, sömürgeci politikalardan, AKP-MHP iktidarının yayılmacı politikalarından, emperyalist iş birliği halinde sadece çıkar, sermayeye çıkar sağlamak üzere yaptığı politikaların sonucu olduğunu biliyoruz. Ve el birliğiyle ırkçılık kışkırtılıyor, göçmen düşmanlığı arttırılıyor. Suriyeli düşmanlığı artıyor. Mülteci düşmanlığı artıyor. Ve üstelik çalışma izinleri tek bir patronun iki dudağının arasına bırakılıyor. Kendileri çalışma izinlerine başvuramıyorlar. Patronların insafına göçmen, mülteci işçiler. Bu çalışma hakkı için mücadele de edemiyorlar. Neden? Çünkü en ufacık bir hak talebinde bile, bırakın siyasi talepleri, en küçük bir hak talebinde bile iş yerinde çalışma koşulları daha iyi olsun dedikleri için geri gönderme merkezine kapatılan göçmen işçiler, mülteci işçiler var. Dolayısıyla Vezir Muhammad Nourtani’nin davası, göçmen mülteci işçilerin sömürüsüne, katledilmesine, düşmanlaştırılmasına karşı birleşik bir mücadelenin de vesilesi olması gerekiyor. Biz bir kez daha buradan çağrı yapıyoruz. Tüm işçi sınıfının, tüm emekçilerin birlikte göçmen ve mültecilerle örgütlü mücadelesini sağladığımız takdirde, biz bunların karşısına geçebiliriz. O anlamda şimdi duruşmaya gireceğiz."

Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan basın açıklaması sonrası grup olarak dağıldı.

(Haber-Ercan Demir

Muhabir: Ercan Demir