SİYASİLER, KÖMÜR VE TÜREVLERİNİDE GÜNDEME ALMALI
TTK Zonguldak’ın ortak paydalarından biri.
Kurumun derdi, bizim derdimiz, dertleneceğiz elbette.
Adı lazım değil, birilerinin keyfi / çıkarı / makamı için Zonguldak’ın sorunlarını elleyip/belleyip/ dillendirmekten geri durmayacağız.
Gelelim, özel sektör kömür işletmelerinin ahval-i vaziyetine…
Hükümet, yer altı madenciliği için gerçektende ‘işçi sağlığı/iş güvenliği’ açısından büyük destekler verdi…
2 Asgari ücret, çalışma saatlerinde iyileştirme…
Ancak, peş peşe zamlar dolayısıyla maliyetler yükseldikçe bir işçi maliyeti 35 bin liraya dayandı. Kurumlara verilen kömür fiyatları ise yerinde saydı.
Çatalağzı Termik Santrali’ne(ÇATES) verilen 3 bin kalori kömürün fiyatı 830 TL. 1 ton kömürün maliyeti ise 1. 350 TL.
Özel sektör üreticisi, yatırımların artması için kömür tonunun en az 1.500 TL olması gerektiğini seslendiriyor.
En büyük korku ise yılbaşında ‘asgari ücretin’ yeniden artacak olması. Bir işçinin işverene maliyeti ise 50 bin lira civarında olması bekleniyor.
Geçen haftalarda Aşkar Madencilik’te başlayan ‘işçi çıkartması’ bu korkunun işaret fişeği gibi. Bu işçi çıkartma operasyonu, maliyetler arttıkça, diğer şirketlere yansıması kuvvetle muhtemel…
Özel sektör kömür işletmelerine çalışma izni verildiğinde, ortaya ‘5 milyon ton TTK, 5 milyon ton özel sektör çıkartacak’ umutlu hedefler konmuştu.
Ancak, geçen sürede Türkiye Taşkömürleri kurumu’na (TTK) atanan genel müdürlerin hedefleri gibi, özel sektörün hedefleri de tutmadı.
Genel Müdürlerden Rıfat Dağdelen, ‘5 milyon ton kurum, 5 milyon ton özel sektör kömür çıkartacak’ hedefi koymuştu, tutmadı, gitti.
Burhan İnan ‘üretim + performans’ demişti, tutmadı, gitti.
Kazım Eroğlu, ‘mekanize sistem’ demişti, tutmadı gitti.
Velhasıl-ı, özel sektördeki istihdam/işçi sayısı 3 binden 2.500’e düşmekle kalkmadı, üretim de 2022’ye göre 350 bin tondan 250 bin tonlara gerileyip hedefin çok altında kaldı.
Özel sektörün sıkıntılarından biride kuruma ödenen ton başı redevans/kira tutarı.
Özel sektör 830 liraya kömür satıyor. 242 TL ton başı redevans ödüyor.
İşletmeciler, ‘bu hesaba göre şirkete 600 TL kalmıyor.’ Diyor.
250 işçi çalıştıran bir özel sektör işletmecisi açısından bakın fotoğrafa!
Özel sektörün belini büken gelişmelerden biri de ithal kömüre yapılan teşvik. Zonguldak’a (Eren Enerji)yılda 25 milyon ton ithal kömür geliyor.
Tamamen yerli ve milli’ nutuklarının atıldığı, ‘Türkiye Yüzyılı’ edebiyatlarının yapıldığı bir ortam da…
Yer altındaki serveti, ekonomiye katmak için fedakarlık yapan özel sektör işletmecileri her ay 2 milyon zararla ayakta kalmaya gayret ediyorlar, ancak ‘ ne zamana kadar’ diye ilgili ve yetkililere sormadan edemiyorlar.
Taşkömürünün Başkenti Zonguldak’ı, taşkömürüne bağımlı ekonomiden kurtarmak için alternatif sektör arayışları sürdüğü bir ortamda, şehrin ortak paydası durumundaki kurum/kuruluş ve sektörlerin ahval-i vaziyeti de masaya yatırılmalıdır.
Siyasiler, yöre/bölge/ülke sorunları konusunda hazırlayacakları projeler kapsamına Taşkömürü/Türkiye Taşkömürleri Kurumu, Özel Sektör Kömür İletmeleri ve Kaçak Ocak sorununu da gündemlerine almalıdır.
ENFLASYONA GÖRE EN DÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞI
Yılsonu yaklaşırken ve asgari ücret ile emekli aylıklarına gelecek zamlar tartışılırken Merkez Bankası Aralık ayı ‘Piyasa katılımcıları Anketi’ni açıkladı.
Buna göre 2023 yılı sonu enflasyon beklentisi yüzde 67.23’ten yüzde 65.39’a düştü.
Bu enflasyon gerçekleşirse, SSK ve BAĞKUR Emeklileri yüzde 37.76, memur ve memur emeklileri yüzde 49.45 zam alacaklar.
Buna göre en düşük emekli aylığı(SSK-BAĞKUR) 10 bin 332 TL, en düşük memur aylığı 32 bin 879 lira alacak.
Bilindiği gibi TÜFE Temmuz’da 9.49, Ağustos’ta:yüzde 0.09, Eylül’de 4.75, Ekim’de yüzde 3.43, Kasım’da yüzde 3. 28 olmuştu.Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre en düşük emekli aylığı
PHOTOSHOP DEĞİL GERÇEK
Gün geçmiyor ki Zonguldak’ta, ‘insanların hayret-i mucibesini gark eden’ olaylar olmasın!..
Ki bu olaylar, insan akıl ve hafsalasını zora sokan gelişmeler olarak gündem yaratır.
İnsanlar, daha ziyade reklam seven, olayları çarpıtmak isteyen tip ve politipler, yaptıkları iş/oluş/hareketleri büyütmek için ‘fotoşhop değil gerçek’ böbürlenmesiyle kişi, grup ve kamuoyuna naklederler.
Fotoşhop, yeni bir grafiksel veri veya fotoğrafı yeniden oluşturma işleminden ziyade, önceden meydana getirilen bir verinin üzerinde düzenleme yapılabilmesini sağlayan teknolojik programdır.
Hizmette kusur etmediklerini ima etmek için ‘FOTOŞHOP’ benzetmesi yapanlar, beceriksizlikten, önlem almamaktan kaynaklanan gelişmeler karşısında ise ‘dut yemiş bülbüle’ dönerler adeta.
Bundan böyle, Zonguldak ve ilçelerinde karşılaştığımız bu tür iş/oluş/hareketleri ‘fotoşhop değil,gerçek’ başlığıyla yorumsuz vereceğiz.
İşte bir örnek… Amele Birliği Hastanesi güzergahındaki çöken yol.
CHP İL BAŞKANINA NEDEN KONUŞMA HAKKI VERİLMEDİ?
Yerel yönetim seçimleri için siyasi partiler, aday arayışlarını sürdürüyorlar.
Bir yandan da bölgeye getirecekleri hizmetleri anlatan projelerini hazırlıyorlar.
Demokrasinin olmazsa olmazları arasındaki siyasi partiler, seçim, sandık gibi mevhumlar giderek önem kazanıyor.
Siyasi parti temsilcileri ve benim daha ziyade ‘tabela Derneği’ dediğim STK’lar, her dem de ‘demokrasi/birlik/beraberlik üzerine ahkâm kesmede gösterdikleri beceriyi sözlerini tutmakta gösteremiyorlar.
Örnek…
Bir süre önce Zonguldak’taki meslek kuruluşlarından Karaelmas Gazeteciler Derneği kuruluş yıldönümünü kahvaltı ile kutladı. Etkinliğe Vali Yardımcısı Turgut Subaşı, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Devrim Dural, Zafer Partisi İl Başkanı Oğuzhan Turhan, İl Jandarma Komutanı Albay Cezmi Yalınkılıç, İl Sivil Toplum ve İlişkiler Müdürü Gülden Ak ve yazılı/görsel basın/yayın kuruluş temsilcileri katıldılar.
İlginçtir… Vali Yardımcısı, AK Partili Belediye Başkanlarına söz verildi, Ana Muhalefet Partisi (CHP) İl Başkanı Devrim Dural’a söz verilmedi.
Söz vermeyenler, ‘efendim, pasta kesmeye davet ettik ya!’ diyebilirler.
Demokrasinin olmazsa olmazlarından bazıları, ‘seçim/sandık/ konuşan vatandaş’tır, ‘pasta kesmek’ değil.
Bana göre, dernek başkanı ‘yaranmak’ için söz vermemesine rağmen, etkinlikte katılan seçilmişler, rakip/muhalefet de olsa CHP İl Başkanı’nın konuşma yapması için ‘müdahale’ etmeliydi. Siyasi etik bunu gerektirirdi.
Demokrasi, sadece ‘bir üfürükte mangal devirmek’ değil.
Söz hakkı verilmediği yerde duran CHP il başkanını sözlü olarak eleştirdim. Söz hakkı istemeli, verilmezse orayı terk etmeliydi. Olayın tekerrüründe, ‘kendi hakkını savunamayan siyasetçi’ pozisyonuna düşeceği kesin.
