MİNİBÜSLERDE BALIK İSTİFİ YOLCULUK SEÇİLMİŞ VE ATANMIŞIN VEBALİ Mİ?..
İnsanların yaşam kalitesini yukarı çeken iş/oluş/hareketler vardır.
Mesela, Zonguldak –Kilimli arasında yapılan trafik rezaletini ve ulaşımı az da olsun rahatlatan Mithatpaşa T1-T2-T0 (Karaelmas Şaban Teoman Duralı) tünellerinin açılması…
Mesela, TOKİ’nin acılıkta yaptığı iş hanı…Meselâ, yapıldıktan sonra fırtınada darbe yiyip zarara uğrasa da Liman içi projesi…
Ödediği vergi kadar yatırım alamayan Zonguldak’ta, taş üstüne konan her taş, insanların moral kalitelerini yükseltir.
Elbette, ‘sorunların harman olduğu Zonguldak’ta ‘yiğit ve hizmet’ arayışı artarak devam edecektir.
Hizmet arayışının oranı, seçilmiş ve atanmışların deruhte ettikleri koltuklara gösterdikleri, sevgi/saygı/ilgi oranınca artar.
Bölgedeki toplum katmanlarının önderleri, seçilmiş ve atanmışlara ulaşabilirlikleri, toplumun ‘demokratik ortamının’ göstergelerinin başında gelir.
Toplum katmanlarının ihtiyaçlarının karşılanması, yaşam kalitesinin yükselmesi açısından ölçütlerdendir.
İnsanların sadece maddi açıdan ihtiyaçları değil; manevi olarak morallerini bozan gelişmeler de yaşam kalitesine olumsuz dokunuşlar olarak belirlenir.
Mesela, merkez ilçede 45 bin civarında emekli insanımız var. Bu insanlarımızın çoğu asgari ücret ve açlık sınırı altında maaş alıp, hayatlarını zor geçindiriyorlar. Bu insanlara maddi olarak dokunmak devlet/hükümetin, manevi olarak dokunmak yerel yönetimlerin işi…
Belediye Kültür Merkezi’nde kapatılan kütüphane yerine Emekli konağı/lokali adı altında bir yer açıldı. Elbette, ‘seçim yatırımı’ dahi olsa iyi… İyi de, 50-60 merdivenle çıkılan, asansörü olmayan bir yere ‘emekli konağı’ demek mümkün mü? ‘konak’ dediğiniz modern bir yapıyı çağrıştırır. 65 yaş üstü veya engelli emeklinin çıkamayacağı bir yere konak denir mi?
Emekliyle dalga geçmek değil mi bu? Bari, binanın arka girişine bir ‘rampa’ yapılsaydı,yaşlı ve engelli yürüyerek konağına ulaşsaydı! Bu eleştirilerin hiçbiri olmazdı.
Yani, yapılan işi ‘desinler’ diye değil, kalıcı ve insanların yaşam kalitesine dokunan bir şekilde yapmak, daha ciddi bir iş/oluş/hareket olmaz mı?
Zonguldak’ta 170 bin emekli var. Bu emeklilerin 50 bin tanesi 65 yaş üstü yaşlı. Bu 50 binin 15 bin tanesi evinde yalnız yaşıyor. Emekli, ‘emekli tesisi açılmış bir gideyim, arkadaşlarla sohbet edeyim’ diyecek… ‘Konak’ dediğin yere çıkamayacak. Sen istediğin kadar ‘güzel örtülü masalar var, çay var.’ Diye anlat dur. Köre fili anlatmak gibi bir şey…
Yaşam kalitesine olumsuz müdahale eden gündelik yaşamımıza girmiş bir kötü manzara daha…
Semt minibüsleri… Toplu taşıma konusundaki bir rezalet desek daha doğru olur. Zonguldak’ta ulaşım tarihinin rekor zammı, ‘minibüs zamları’ değil konumuz. Vatandaş, oturduğu semtten çarşıya 4 ekmek parasına gidip geliyor. Hastaneye gidip gelmesi 8 ekmek. Emeklinin sağlıkta yüksek katkı paylarından şikayet ettiği bir ortam da…
Konumuz, semt minibüslerinde balık istifi seyahat…
Zonguldak, hem su hem minibüs zamlarında tarihin en büyük operasyonunu yaptı. ‘Pahalı su içiyoruz. Ucuz ve kaliteli su içirmek hedefimiz’ vadiyle gelen bir siyasi iktidar temsilcisi yaptı bunları.
Şimdi. Dolmuşa tarihin en kuvvetli zammını yaptınız, eyvallah… Ya hu kardeşim, bari insanları minibüste balık istifi/kucak kucağa seyahat ettirmeyin. Ücretini ödediği koltuğunda rahat gitsin…
İkincisi… Toplu taşıma araçlarının bir istidap/taşıma haddi/yolcu taşıma sayısı yok mu?
Bir taksi, minibüs, otobüs kaç yolcu taşır belli değil mi?
Peki, semt minibüslerinin teknik ve diğer denetimlerinden sorumlu olanlar kimler? Neden görevlerini yerine getirmiyorlar?
Kanun koyucu, ‘semt minibüsleri ve şehirler arası seyahat otobüsleri ayakta yolcu alamazlar’ demiyor mu?
Birey/yolcu/insanların seyahat konusunda haklarının çiğnenmesine kim dümen tutuyor. Bu haksızlığın vebali kimin?
Olayın bir de ‘akçeli’ tarafı var. Fazla yolcu taşıma işi, denetleme/müdahale yapılmayıştan kaynaklanan bir gelişme/peşkeş… Kim nemalanıyor bu keyfiyetten?
Hayat pahalılığı, işsizlik, kara kış, zam üstüne zam ve bir de keyfi zorluklar…
Sorunlar, yetkililerin sağıra yatmasıyla çözülmez.
Kalın sağlıcakla.
SAHİLDEKİ AĞAÇ KESİLDİ, TEHLİKE BERTARAF EDİLDİ
Geçtiğimiz hafta, ‘Fhotoşhop değil, gerçek’ haberimizden birinde yer almıştı.
Milli Egemenlik Caddesi’ndeki İstanbul Parkı içindeki yıkılmakta olan ağaç görüntüsü…
Şiddetli rüzgarlar, ağacın bulunduğu toprağı yerinden sökmüş, insanların spor/yürüyüş parkuruna devirmek üzere bırakmıştı.
Manzara ‘fotojenik’ ancak, yürüyüş güzergahında ‘tehlike’ yaratması açısından da ‘allerjik’ bir durumdu.
İstanbul Parkı’na yürüyüşe gidenler, tehlikeli bölgeye geldikleri vakit, parkurdan çıkıp çimleri çiğneyip yürüyüşlerini sağlıklı yapmaya gayret ediyorlardı.
Eleştirimiz, elbette ‘üzüm yemekti, bağcıyı dövmek’ değil.
Velhasıl-ı kelam, dün sabah, güzergahta sabah sporu yapan bir dostumuz, tehlike yaratan ağacın kesildiğini, ‘hatta’ güzergahta görüntü ve sağlık açısından tehlikeli olan ağaçların budanıp temizlendiğini bildirdi.
Güzergahta spor yapanlar bize teşekkür etti. Biz de eleştirimizi dikkate alıp, sporun sağlıklı olması için gerekli müdahaleyi yapan Zonguldak Belediyesi ekiplerine teşekkür ediyoruz.
SEDAT GÜNGÖR KULAKLARIN ÇINLASIN!..
Dün Ankara’dan arayan dostum İbrahim Dilaver, ‘3600 ek gösterge’ konusunda serzenişlerde bulundu.
‘İnsanın neresi ağrıyorsa canı oradadır’ derler ya?
Ya da ‘herkesin bir derdi var, değirmenin de su derdi’
Dilaver dostum şöyle diyor. “Hemşire, polis, imam, öğretmene, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından 2022’de 3600 ek gösterge sözü verildi.2023 Ocak ayı itibarıyla söz yasallaştı.
Öğretmen, imam, polis ek gösterge içindeydi, 600 gösterge verildi. 3600’e geldi. Otomatikman kıdem tazminatları ve emekli maaşları arttı.
Yüksek okullu 1. Dereceye gelmiş memurlara 3600 ek gösterge verildi.”
MEMURSEN’e bağlı Emekli Bir Sen Şube Başkanı Sayın Sedat GÜNGÖR’ünde kulaklarını çınlattık.
Dolayısıyla, Sedat Reis, İbrahim Dilaver’in selamı var sana…
ERDİNÇ KARGİDAN, İADE-İ İTİBAR İSTİYOR
Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde, CHP’nin yaptığı operasyonun tartışmaları devam ediyor.
Rivayet o ki, Kilimli İlçe Örgütü, belediye Başkan adayının belirlenmesi için, İlçe Başkanı Erol Sarıal’ın adaylığı konuşulurken ‘ön seçim kararı’ aldı.
Erol Sarıal ortaya çıktı. Sonra Erdinç Kargidan. Bu kez, ön seçim yapılmadan Erol Sarıal adaylaştırıldı.
Yine rivayet o ki, il başkanının ‘elimde ön seçim istemiyoruz’ kararı var’ diyormuş. İl Başkanı ile Erdinç Kargidan önceki akşam telefonda konuyu görüşmüşler. Ancak, birileri devreye girip aralarını bozmuş olayı hukuki boyut kazandırmışlar.
Açıklanması gereken, il başkanının elinde yazılı mı, sözlü mutabakat mı olması. Ayrıca, bu konunun tatlıya bağlanması şart.
Kargidan, ‘ iade-i itibar istiyorum. Sahte imzalı sözde mutabakat istemiyorum. Kahve kahve dolaşıp seçmenlere durumu anlatacağım’ diyor.
CHP Kilimli’de durduk yerde patinaj yaptı.
