MADENCİ İKRAMİYESİ VE EMEKLİ İKRAMİYESİ
Ocak ayında 12 bin 699 lira olan 3 kişilik bir ailenin mutfak masrafı, Şubat’ta 14 bin 974 lira oldu.
Türk-İş’in yaptığı Şubat ayı açlık sınırı belirlemesi ise 16 bin 257 lira. Yoksulluk sınırı ise 53 bin lira.
Biz, açlık sınırı ve asgari ücret altında 10 bin lira alan emekliyi konuşuyoruz. Allah, işsizlere güç/kuvvet versin.
Bu arada, AK Partili Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın açlık sınırı altında maaş alan emekliye verilmesi beklenen ‘seyyanen zam’ için, ‘ekonomi müsait değil, ekonomi düzelince veririz’ şeklindeki açıklaması da ilginç.
Demek ki, emekli ve dar gelirli gibi siyaset ehl-i de ekonominin düzelmesinden umudunu kesmiş vaziyette.
Aslında, ülkede birçok sorun var, tartışılıyor. Ancak; çözümleri yasal olarak ‘mümkün’, siyasal ‘na mümkün!’
Mesela, açlık sınırı ve asgari ücret altında maaş alan emeklinin sorunu, İntibak Yasası/prim ve gün sayısına göre tespit İle en az alan/en fazla alan arasındaki uçurum kalkabilir.
Ancak, emekli siyasete/seçim diline pelesenk/nakarat edildiği için intibak yasasını çıkartmıyorlar.
Emeklinin gazını almak için verilen ikramiyelerin tartışıldığı ortam da; siyasi iktidar yandaşları, “dünyanın neresinde emekliye bayram/yılbaşı ikramiyesi var!’ eleştirisi yapıyor.
Böylece emekliye verilecek ikramiyenin, asgari ücret seviyesinde olmasının önüne geçilmeye çalışılıyor.
Peki, her yıl milyarlarca lira zarar eden, Türkiye Taşkömürleri Kurumu’nda(TTK) çalışan yer altı işçisi senede 5 kez, bir maaş tutarında; yerüstü işçisi ise, senede 4 kez 4 maaş tutarında ikramiye alıyor.
Yer altı işçisinin maaşı 60 bin lira, yerüstü işçisinin maaşı 35 bin lira civarında...
Ayrıca, yer altı işçisine 3 ton 600 kg, yerüstü işçisine 3 ton yakacak kömür veriliyor. Taşkömürünün tonu: 8-9 bin lira…
Madencinin ikramiyesi, yetkili sendikanın toplu sözleşmesi ile şekillenmiş bir olgu.
Yapılan sözleşme de ‘kurum zarar ederse ikramiye ödenmez’ veya ‘işçiye kömür verilmez’ diye bir madde olmadığı için; zarar ettiği halde, merkezi bütçeden yapılan 2-3 milyarlık sübvanse/desteğe rağmen, ikramiyeler ve işçi kömürleri ‘tıkır/tıkır’ veriliyor.
Çalışırken ödediği vergilerle maaşını kutsallaştıran emekliye ise, asgari ücret ve açlık sınırı altında 10 bin lira maaş reva görülüyor.
Emekliye verilen ikramiye ise madencinin aldığı ikramiye yanında deve de kulak…
Gelelim işçi kömürüne. Lafa geldi mi ‘stratejik’ diye savunulan taşkömürünün, ‘fabrikalar’ yerine ‘ısınma amaçlı soba ve kalorifer kazanlarında yakacak’ diye piyasaya sürülmesi ne demek?
Taşkömürünü stratejik yapan, kritik zamanlarda bulunmasının zor olması değil mi?
Taşkömürünün, fabrikalarda üretim için kullanılacak yerde sobada yakılması, ‘stratejik’ kelimesinin mana ve muhtevasına ne kadar uygun?
Velhasıl-ı, 7-8 bin madenciye verilen ikramiye ve yakacak kömür ile morali ‘depolitize’ olan Zonguldak’taki 170 bin emekli değil sadece.
Bu gün çalışan ve yarın emekli olmaya hazırlanan binlerce çalışanın da kafası karışık.
Olaya, çalışırken ödediği primle maaşını kutsallaştırıp, insanca yaşayacak kadar maaşı hak eden, ancak; asgari ücret ve açlık sınırı altında maaş alan emekli ile zarar eden bir kurumda çalışan işçinin aldığı ‘maaş/prim/yakacak’ kalemleri açısından bakalım...
Derdimiz, elbette üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil…
Kalın sağlıcakla