Genel

LÜKSTEN, ŞATAFATTEN, KİBİRDEN UZAK DURMALIYIZ

LÜKSTEN, ŞATAFATTEN, KİBİRDEN UZAK DURMALIYIZ

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, valileri uyaran açıklamasında, tasarruf tedbirlerine uyulmasını istedi.

Kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımına ilişkin Maliye Bakanının açıklaması ‘ilk’ değil, görünüşe göre de ‘son’ olmayacak.

70’yıllarda Türkiye Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Dr. Agah Oktay Güner’in ‘israf ekonomisi’ kitabını okumuştum. Bu konuda ‘tespit’ ve ‘telkinler’ yapıyordu. Demek ki bir mesafe alamamışız.

 Aslında, sadece ‘kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında’ değil, vatandaş olarak tüm harcamalarımızda ve elimizdeki imkânların kullanımında ‘tasarruf’ fikrinin öne çıkması gerekir.

Öne çıkmanın ‘sözde’ değil, ‘özde’ olması için okullarda ‘ders’ olarak okutulması, uyarılar hilafına yapılan uygulamalar için ‘yaptırım’ getirilmesi gerekir.

Gerekir ki, ‘israf’ ve ‘tasarruf’ konularındaki fikirler uygulamada olup, gelecek nesillere ‘mihenk taşı’ olarak aktarılabilsin.

Ne var ki, ‘tasarruf’ kelimesinin de ‘yozlaşma’ neticesi içi boşaltılmış, mana ve muhtevası zayıflatılmıştır.

Maalesef, ‘tasarruf’ kelimesinin tarifi, hem bürokrasi de hem de toplum katmanları içinde ‘harcama/keyfi kullanım hakkı’ şeklinde uygulamaya sokulmaktadır.

Hal bu ki, ‘tasarruf’ kelimesinin lügatlerdeki geçerli tarifi, ‘bir şeyi dikkatlice kullanma /idareli harcama’ şeklindedir.

Ancak, siyasi yozlaşmanın doruk noktalara tırmandığı ülkemizde, ‘tasarruf’ kelimesi gündeme geldiğinde, ‘itibardan tasarruf olmaz’ cümlesi ‘hareket merkezi’ yapılıp, ‘bol keseden harcama’ operasyonuna geçiliyor.

Ve ‘enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik’ gibi toplumun yaşam kalitesini aşağı çeken gelişmeler ile ‘işçi / memur / emekli maaşları’ gündeme geldiğinde ‘moda terim’ olarak bültenlere geçiyor.

İşin kötüsü, devlet ricali tarafından yapılan uyarılar, maalesef seçilmiş ve atanmışların yaptığı faaliyetlerde israf ötesinde kamu zararı olarak görülmesine rağmen, siyasi atraksiyon neticesi görmezden geliniyor.

Mesela, yıkılan Fevkani Köprüsü Soğuksu ayağından Acılık istikametine açılan yol güzergâhında, Enerji Bakanlığı hibesi olan asfalt, çamur üzerine döküldü. Yapılan yayınlar ve müdahale sonrası iş makineleriyle söküldü, yeniden döküldü. Peki, ‘zaman, asfalt, işçilik’ kayıpları ‘kamu zararı’ değil mi?

Nerede kaldı israf ve tasarruf kelimelerinin hikmet-i vücut hali!..

Konu ile ilgili seçilmiş/atanmışlardan ‘tık’ yok.

Dolayısıyla, Maliye Bakanı Sayın Şimşek’in yaptığı ‘ben defterlerimi son sayfasına kadar kullanıyorum. Beyaz kağıt kullanmıyorum. Harcadığımız para, babamızın parası değil. Lütfen tasarruf tedbirleri konusunda maksimum hassasiyeti gösterin’ açıklaması doğru, ancak; cümle içindeki ‘lütfen’ kelimesi yerine ‘gereği yapılacak’ kelimesi olması gerektiğine inanıyorum.

Çünkü, ‘tasarruf/israf’ konulu ilk açıklama değil.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, 2021’de “Kamu Kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasına ilişkin’ tasarruf tedbirleri genelgesi yayınlamıştı.

Demek ki, hedefteki kurum ve kuruluşlar, fazla dikkate almamışlar ki, yine gündeme getirme zarureti oluşmuş.

Hazır Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ‘tasarruf/israf’ açıklamasına değinmişken, değişik vesilelerle ve özellikle de AK Parti teşkilatlarına yönelik yaptığı ‘lüksten, şatafattan, kibirden uzak durmalıyız’ sözünü hatırlatmak isterim.

Bu gün önümüzde, maalesef konu ile ilgili birçok olumsuz örnek var.

Mahalli İdareler Seçimleri sürecinde; içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar çerçevesinde, ‘israf/tasarruf’ konusunun ‘laf olsun torba dolsun’ cinsinden değil, sadece seçilmiş/atanmışlara yönelik uyarıdan ziyade, toplum katmanlarının tamamının özümseyeceği yaptırımlarla gündeme sokulması gerektiğine inanıyorum.

Verim değil, zarar ekonomisinin özelliklerinden olan israfın, kibir/büyüklenme/gurur kaynaklı mevhum olduğuna inanıyorum.

Velhasıl-ı, lüksten, şatafattan, kibirden uzak durmalıyız.

BEÜ’KİMSEYE SATIŞ YETKİSİ VERMEDİK’

‘BEÜ Kampüsü içinde, satış yetkisi alan firmalar, öğrencileri kandırıyor’ şeklindeki açıklamalar öğrenci velileri arasında olumsuzluk yaratırken, üniversite içinde satış yetkisi alan firma bulunmadığı açıklandı.

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Ali Topaloğlu, yaptığı açıklamada ‘İngilizce öğreneceksiniz’ diyerek öğrencileri kandırıyorlar. Öğrencilere ‘deneyin, beğenmezseniz telefon edin, sözleşmeyi iptal ederiz’ deyip kandırıyorlar. Bu şekilde, 14 günlük cayma sürelerini ellerinden alıyorlar’ demişti.

Konu ile ilgili, Bülent Ecevit Üniversitesi(BEÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Hakan Kutoğlu ile görüştüm.

Sayın Kutoğlu, Bu konuda bize ulaşan bir şikayet yok.Geçen yıl başında böyle bir olay olmuştu. Eylül 2023’de  yer tahsisi istendi ancak, Üniversite yönetimi olarak vermedik.2024 yılı için başvuru olmadı.

Bilgimiz dışında, firmaların içerideki uzantısı durumunda öğrenciler olabilir. Ancak, ‘Rektörlük İletişim Merkezi’ne(RİM)ulaşmış şikâyette yok. Konu ile ilgili araştırma ve denetimlerimizi sürdürüyoruz’ dedi.

MHP İL BAŞKANI’NDAN BAŞKANLARA UYARI

Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanı Mustafa Öztürk’ün sosyal medya hesabından yaptığı ‘teşkilatımı satmam, ihanet ettirmem’ açıklaması, kamuoyunda merak uyandırdı.

Öztürk açıklamasında “canım, malım, ömrüm, üç hilal teşkilata helal olsun. Şiddetle bilinsin ki, Asla ve kat’a teşkilatımı sattırmam, ihanet ettirmem. 5 bin şehidin hakkını kimseye yedirmem.. Sonu ne olursa olsun, lider söyler biz yürürüz, lider emreder biz ölürüz ‘Ne mutlu Türk’üm diyene diyemeyenler ötede dursun. İlk ve son kez yazıyorum, telefonun arkasından olmaz” dedi.

İl Başkanı Öztürk’ün bu açıklama ile İl Başkan Yardımcıları ve ilçe başkanlarını, sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlar nedeniyle ikaz ettiği öğrenildi.

İlçe başkan yardımcıları ve ilçe başkanları, yöneticilerle birebir görüşme yerine, sosyal medya hesabları üzerinden bilgilendirme yaptığı için uyarıldığı belirtildi.