KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz, 56 ilde miting çalışması gerçekleştirdiklerini belirtti.Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaretinde konuşan Yılmaz, şunları söyledi:
"30 Kasım 2024 tarihinde Ankara Tandoğan Meydanı'nda 'Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz' mitingini yapmaya karar verdik. Niçin 30 Kasım derseniz, çünkü bütçe Meclis’te görüşülüyor. Bütçenin kalemlerine baktığımızda emekçilere, yoksullara, halka pek bir şey vaat etmiyor.
56 ilde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Hem konfederasyon merkez yürütme kurulu üyeleri olarak hem de bazı kollarımızla birlikte 30 Kasım'da Ankara'da bir miting yapacağız. Bizden önce Türk-İş yaptı, DİSK yaptı. Biz de KESK olarak 'Geçinemiyoruz ve Zordayız' diyeceğiz. Yoksulluğa karşı mücadelede birleşiyoruz. 2025 seçimlerinde tek bir maddeyi söylesek bile neden miting yapma kararı aldığımız anlaşılır diye düşünüyoruz.
Giderlerin arttırılmasıyla gelirlerin arttırılması arasında bir makas var. Ama biz bakıyoruz, vergiler artıyor. Vergi şampiyonu bir ülkeyiz. Mesela, hiçbir öğretmen ya da büro çalışanı bu durumu karıştırmaz. Bizim maaşlarımızdan kesilen vergilerle halk olarak vergilerimizi kaçırmıyoruz. Ödediğimiz telefon faturasındaki fiyatlar, bebek bezinden dolaylı vergiler ödüyoruz. Peki, bizim ödediğimiz vergiler nerelere harcanıyor? Asıl sorunumuz bu. Sağlığa harcanmıyor, eğitime harcanmıyor. Kaynaklar, yandaş sistemlere aktarılıyor, geçmiş yıllarda olduğu gibi.
Eğitime aktardıkları para artırılıyor ama eğitime gerçek bir pay aktarılmıyor. Sadece personel maaşları ödeniyor. Oysa eğitim yatırımlarına ihtiyaç var. Daha fazla ders yapılmalı, laboratuvarlar yenilenmeli. Öğretmenlere öğle yemeği, servis ve lojman hakkı gibi konular yer almıyor. Sağlıkta da benzer sıkıntıları yaşıyoruz; özel hastanelere kaynak aktarılıyor. Şehir hastanelerinde hasta garantisi var. Yurttaşlar hastalanacak, o hastanelere gidecekler ve o hastanelerle baş müteahhitler para kazanacak. Zaten sağlık sisteminin çöktüğünü kendileri de kabul ediyor. Sürekli bakan değişiyor, sürekli yeni düzenlemeler geliyor. 2025'te iyi bir eğitim, iyi bir sağlık, demokratik bir ülke yok.
Dolayısıyla, bizden kesilenler halk için harcanmalıdır. Para, sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerin özelleştirilmeden kamulaştırılarak nitelikli bir biçimde verilmesini istiyoruz. Kamu hizmetlerinin ikili bir karakteri var ama aynı zamanda alışık değiliz. Ben öğretmenim, aynı zamanda veliyim; hekimim ya da aynı zamanda hastayım. Nasıl bir hizmet ürettiğimizi biliyoruz. Türkiye'de dört endüstrinin yapması gereken bir işi hemşire yapıyor. Eğitimciler olarak yeterli eğitim üretemiyoruz.
Daha iyi koşullarda çalışarak, daha nitelikli hizmetler üretmek için bütçeden ayrılan payın arttırılmasını talep ediyoruz. 30 Kasım'da bütün toplum kesimlerini, barınamayan üniversite öğrencilerini, şiddete karşı inanan kadınları, ürününü satamayan çiftçileri ve daha iyi koşullarda çalışmak isteyen işçileri, insanca yaşamak isteyen herkesi Tandoğan Meydanı'na bekliyoruz. İktidara uyaracağız: Lütfen haklarını geri çekin. Halk için hızlı bir tartışma yapalım diyeceğiz.
Sonrasında gelecek bu eylemlerin KESK olarak odalara, meslek örgütlerine çağrı yapıyoruz. Gelin, Türkiye’de bir emek nefesi oluşturalım. Türkiye için birlikte mücadele edelim diyoruz."