Genel

BU ÇAĞDA TAŞKÖMÜRÜNÜ SOBADA YAKMAK ABESTİR

BU ÇAĞDA TAŞKÖMÜRÜNÜ SOBADA YAKMAK ABESTİR

Enerji de 19. Asır kömür, 20 asır petrol, Malum 21. asır doğalgaz devri olarak biliniyor.

Ancak, ‘geride kalan 19. Asrın enerjisi kömürün, 20. Asrın enerjisi petrolün hükmü yok’ demek, abesle iştigalden başkası değil. Yani olayın bir ‘stratejik’ boyut ve önemi var.

Nüfus ve ilacın bile küresel mücadelede en güçlü silahlar arasında olduğu bir ortam da, stratejik mahreçli politik, psikolojik, ekonomik ve askeri güçleri bir arada kullanma bilim ve sanatına ‘strateji’; bir ulus veya topluluğun, barış ve savaşta benimsenen politikalara, en fazla desteği vermek, önceden belirlenmiş amaca ulaşmak için izlenecek yolda kullanılan madde /malzemelerin tamamı stratejiktir.

Bu açıdan bakıldığında, ülke olarak en çok ihtiyacımız olan enerji kaynaklarımızdan biri, 19. Asra adını vermiş olsa da, taşkömürü ‘stratejik’ maddelerimizin başında geliyor.

Cumhuriyet döneminde bölgenin endüstri merkezi olmasına neden olan taşkömürü, daha sonra Zonguldak’ı ‘kömürün başkenti’ ilan etmesine rağmen; son zamanlarda kurumsal işletme, istihsal ve işçi konularındaki yanlış politikalar yüzünden önemini kaybetmiştir.

Taşkömürüne alternatif sektörler aranırken, tarihi şehir ödediği vergi kadar yatırım alamamış, yiğitlerin değil, sorunların harman olduğu yer olmuştur.

Dolayısıyla, ‘taşkömürünün başkenti’ olarak kalmanın yanında, ‘emeğin başkenti’ payesinin yerini ‘emeklinin başkenti’ yakıştırması almıştır. Taşkömürünün amiral gemisi Türkiye Taşkömürleri Kurumu’ndaki çalışan sayısı 60 binlerden 7-8 binlere düşerken, şehirdeki çalışan sayısı 149 bine düşüp, emekli sayısı 170 bine çıkmıştır.

İşçi sağlığı ve güvenliği açısından önemli bu sosyal değişim, sadece kurumların iş/oluş/hareketini bozmakla kalmamış, toplum katmanları arasında da terim ve deyimlerin tarif ve tatbiklerinde esnemelere neden olmuştur.

Dolayısıyla, bölgenin olmazsa olmazı taşkömürü konusunda da gözle görülür tarif ve icraatlar sergilenmiştir.

Aslında, taşkömürünün stratejik olması konusunda uzun yıllardır aleyhte tezahüratlar ve icraatlar vardı.

Ancak, ‘Tamamen yerli / milli’ ve ‘Türkiye Yüzyılı’ edebiyatlarının sürdüğü bir ortamda, taşkömürünün ‘stratejik’ özelliği ve kalori gücüne ‘hakaret’ eden gelişmelerin olması moral bozuyor.

Kalori gücü yüksek ve Demir çeliklerin olmazsa olmazı taşkömürünün sobada yakacak olarak kullanılması, bölgeye has bir ayıp değil, uluslararası abesle iştigal bir durumdur.

Dünyanın birçok devletinde taşkömürü üretimi, enerji piyasasında veya yakacak olarak kullanılmak üzere değil, yarınlarda olağanüstü şartlarda kullanılmak üzere depolanıyor.

Taşkömürünün sobada yakılması konusunda bir sevindirici bir de yine ‘abesle iştigal’ haber var.

Bilindiği gibi bölgemizde üretilen taşkömürü hem “Fak-Fuk-Fon’ aracılığıyla 4 bin aileye 3 bin ton civarında, hem de TTK’da çalışan yer altı işçilerine 3.600 kilo, yerüstü işçilerine 3 ton olarak dağıtılıyordu.

COVİD salgını dolayısıyla ocaklarda verilen üretim arası ve Bartın/Amasra ocağındaki ölümlü kaza sonrası, fakir-fukaraya Amasra kömürü dağıtımı sona erdi. Fakir/fukaraya Türkiye Kömür İşletmelerinin(TKİ) dağıttığı kalorisi düşük linyit kömürü verilmeye başladı.

Stratejik taşkömürünün bir bölümü böylece kurtuldu.

Ancak, TTK işçisine dağıtılan yıllık 25 bin civarında stratejik taşkömürü yakacak olarak dağıtılıyor. Efendim, Amasra kömürü koklaşabilir değilmiş, kül oranı ve uçucusu yüksek olduğu için DÇ’ler kullanmıyormuş! Taş ocağı, kum ocağı, kireç ocakları da mı kullanmıyor? Bir malın alıcısı az diye sobada yakılması mı gerekiyor.

Bu kafayla bakıldığı için Kandillide üretilen dünyanın en kaliteli kömürü, bölge ve TTK’nın kurtuluşu olarak bilinen ‘Lastır Carbon’ normal kömür gibi satılmıyor mu?

Dağdan toplanan mucur/mostra/paspal kömür, paçal yapılıp santrallere satılmıyor mu? Efendim ‘paçal’ yapılıp santrallere verilen kömürden TTK/kurum zarar edermiş!

İşçiye yakacak olarak dağıtılan stratejik üründen zarar edilmiyor mu?

Sonuç: 21. asırda doğal gaz devrini yaşamamız dolayısıyla, 19. Asır enerjisi kömür, 20 asır enerjisi petrolü yok saymamız mümkün mü?

Başta devlet yetkilileri ve bölgemizdeki taşkömürünün paydaşları, ‘gazı/tuzu/külü fazlaymış’ bahaneleri ardına saklanmadan, sobada yakılan stratejik ürün taşkömürünün işçiye dağıtımını engellemelidir. İşçiye kömürün parası verilmelidir.

Olaya siyasi, ticari, sendikal değil, vicdani bakılmalıdır.

PHOTOSHOP DEĞİL, GERÇEK!..

Başlattığımız, ‘fhotoşhop degil, gerçek’ serisine bu gün Milli Egemenlik Caddesi üzerindeki İstahbul Parkı içindeki bir görüntüyle devam ediyoruz.

Aslında bu görüntülerden merkez ilçe coğrafyasında çook var.Yan yatmış duvarlar, çökmeye nazır istinatlar.. Mehmet Çelikel Lisesi yanındaki bina önündeki istinat yan yatmış. Önüne ‘dandik’ bir tel örgü çekmişler.Vatandaşlar araçlarını park ediyor bu tehlike alanına. Bence, ‘Allah korusun’ diye bir tabela çakılması lazım.

Allah korusun tabelası çakılması gereken yerlerden biri de sahildeki bu toprak kayması…

Son fırtına ve yağışlar neticesi toprak kütle yerinden oynamış, vatandaşların yürüyüş güzergahı üzerine yatma görüntüsü vermiş

Yapılacak olan, bu toprak kütleyi döküp, yürüyüş güzergâhını temizlemektir.

İşi ‘Allaha havale etmek’, insanoğlunun çözüm bulamayacağı işler için geçerlidir.

Derdimiz, eksik/aksaklıkların giderilmesi için ‘çorbada tuz’ olmaktır.

ÇATALAĞZI’NDA CUMHUR İTTİFAKI ŞANSLI

31 Mart 2024 yerel yönetim seçimleri için geri sayım başladı.

Siyasi partiler, seçim çevrelerinde etkili olup kazanacak adaylarını belirlemek için değişik taktikler uyguluyorlar.

Parti sultalarının keyfine göre atama, anketlerle belirleme, parti tabanı ve üyelerce önseçim tespiti gibi uygulamalar var.

CHP, mevcut belediye başkanlarının bulunduğu yerlerde ‘memnuniyet anketi’ yaptı. Buna göre bölge de Nuri Tekin(Alaplı)İsmail İnam(Perşembe)Bülent Kantarcı(Çaycuma) Mustafa Aydın(Kandilli) Adnan Akgün(Çatalağzı) yeniden aday ilan edildi.

Önceki gün Çatalağzı’nda gözlem yaptık.

AK Parti’de üç aday adayı var.Yunus Çoban,Metin Çorak, Ersun Gülser.

Ersun Gülser, 2019’da 1.517 oy alıp ikinci olmuş. Adnan Akgün(CHP) 1.900 oy alıp seçimi kazanmış.

MHP adayı Yavuz Palabaş 1. 290 oy almış. Yani,Ak Parti’nin kazanmasını MHP adayı engellemiş.

Velhasıl-ı, ‘AK Parti-MHP ittifakı’ olursa, Çatalağzı’nda Cumhur İttifakı’nın kazanması söz konusu.

MHP’nin ‘ittifak’ arayışı teklifinde ‘Alaplı ve Devrek’ ilçeleri ile Çatalağzı’nın da içinde bulunduğu altı belde olduğu basına yansımıştı.

Ancak, Çatalağzı’nda ‘ittifak’ yapılır, ancak; başkanlık MHP’li adaya verilirse, seçmen ‘okey’ der mi?

Ben bilmem, sandık bilir.