CHP Milli Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Zonguldak'ta partisinin il binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya CHP Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğrul, CHP PM Üyesi Prof.Dr. Amağan Özdoğan, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem ve CHP İl Başkanı Devrim Dural eşlik etti.
CHP Milli Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş burada yaptığı açıklamada eğitimde çok eksiklik olduğunu ifade etti.
Bakanlığın kayıt parası almayın demesine karşın okullara yeterli ödenek göndermemi sinin de eleştirdi.
Öz Çağdaş yaptığı konuşmada şunları ifade etti:
İLDEKİ EŞ TAYİNİ HAKKI İLÇELERDE DE TANINMALI.
Eğitim alanındaki sorunlar Ağırlıklı olan Milli Eğitim sisteminde iktidarın da kaybettiği gibi Kabul ettiği gibi ciddi bir başarısızlık durumu söz konusu. Bu nedenle sıkça eleştiriler yapıyoruz Milli Eğitim Bakanlığına. Bir muhalefetin görevi bir yandan toplumsal sorunların çözücüsü olmak ve Bu sözcülüğü yaparken sorunları dile getirmek ve eleştiriler yapmaktır. Diğer yandan da çözülmemeleri önermektir. Bugün ben Sayın Yusuf Tekin'in bazı konularda atmış olduğu olumlu adımlardan da bahsetmek istiyorum. Kamuoyu hatırlayacaktır Bir süredir öğretmenlerimizin sağlık, aile birliği ve çeşitli nedenlerle ilk ilçe emri beklediklerini dile getirmiştim. Dün Sayın Bakan il emri gerçekleşeceğini sosyal medya üzerinden duyurdu. Geç kalmış ama doğru bir adım ve Kutluyorum. Bu önemli. Fakat ilçelerde de birbirlerinden onlarca kilometre ötede görev yapan öğretmenlerimiz var. Eşiyle 85 kilometre, 100 kilometre ileride görev yapan öğretmenlerimiz var. Ileride önemli bir gelişme. İlçe emirlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi ve sorunlarının çözülmesini bekliyoruz.
SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANI TEBRİK EDİYORUM ANCAK..
Bugün yine basına düşen bir haberle 6 ilde 30 okulun isimlerinin Türkçe olması konusunda uyarıldıklarına dair bir haber çıktı. Sayın Bakan'ı tebrik ediyorum. Türkçe hepimizin ortak dili Türkiye'de yabancı dillerle konulmuş adları olan kurumlardan da kendi tercih ederiz. Fakat burada Sayın Bakan'a bir hatırlatmak da hatırlama, hatırlatma yapmak da benim görevim. Benim annemin bir sözü var. Annem diyor ki ele verir talkını kendi yutar kalkınır diyor. Yani başkasına öğüt verir ama kendisi uygulamaz diyor. Ben sayın bakanım Türkçe kullanılması konusundaki bu çok yararlı düşüncesini, öğütünü, genelgesini gerçekten olumlu bulduğumu söylemek isterim. Bu hassasiyeti maarif gibi Türkiye toplumunun kullanmadığı, halkımızın günlük birinde olmayan ya da buna benzer Sayın Bakanın çokça tercih ettiği böyle geçmiş yüzyılda kalmış dış kaynaklı kelimelerin de kullanılmaması konusunda bir örnek olmasını dilerim. Bir siyasi partinin, seçim sloganının, bir ülkenin eğitim programının hiçbir olmaması Konusunda örnek olmasını dilerim. Dolayısıyla Sayın Bakanı Türkçe'ye gösterdiği hassasiyet nedeniyle kutluyorum. Ama sadece kendisinin dışındaki aktörleri değil aynı zamanda kendi çalışmalarını da bunu bir ilke olarak kabul etmesini umuyorum.
BAKANLIK HEM KAYIT PARASI ALMAYIN DİYOR HEM DE OKULLARA YETERLİ ÖDEYEREK GÖNDERMİYOR..
Bir diğer konu Sayın Bakan okul kayıt ücretleriyle ilgili Kamuoyunu bilgilendiriyorum. Yıllardır Milli Eğitim Bakanlıkçılarımız, Milli Eğitim Bakanlığıdır. Okullarda kayıt ücretleri olmadığını, velilerin vermemesi gerektiğini söyler. Okullarımızda çok net bir biçimde tüm veliler bilir ki on bin, yirmi bin, otuz bin, elli bin, yüz bin bölgesine göre Alırlar. Neden? Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı okullarımızda yeterli ödenek vermez. Hatta tasarruf tedbirleri nedeniyle bu ödenekleri daha da kısar. Dolayısıyla Sayın Bakanı okullarda kayıt ücretleri olmayacağını söylemesi olumludur. Kendisini tebrik ediyorum. Fakat burada bir hatırlatma yapmak istiyorum.
BEN GÖREVİM GEREĞİ GÖLGE BAKANIM ATANMIŞ BAKANA BURADAN SESLENİYORUM.
Ben görevim gereği gölge bakanım Sayın Bakan da atanmış bakan. Dolayısıyla atanmış bakanların görevi gereği buna çözüm bulmaları da gerekir. Sadece Ankara'da yapmayın demek yeterli değil. Okullara ödemek göndermeliyiz. Okulların bu tür paralar toplayıp toplamadığında çok yakından takip etmeliyiz diye kendisine naçizane hatırlatmak isterim.
ÖĞRETMENLERİN MAAŞ VE ÖZLÜK HAKLARI YÜKSELTİLSİN..
Dördüncü bir konu dün de dile getirildi. Öğretmenlerimizin yeni yıla hazır olması. Ben de dün yaptığımız basın toplantısında uzun uzun dile getirmiştim. Kuşkusuz öğretmenlerimiz bir toplum önderi olarak uygun kıyafetlerle okullarda olmalıdır. Kendilerini yakışır bir biçimde giyinebilmelidir. Bunun tam koşulda öğretmenlerimize hazırlık ödeneğinin kendilerinin iktidara geldiği yıllar en azından eşit seviyede olmasını sağlamaları. Maaş ve özlük haklarını yoksulluk sınırının üzerine çıkarmaları örneğin Beş yıllığı tamamlayan öğretmenlerim uzman öğretmenliğe geçeceği sözü gibi sözlerini tutmaları ve yirmi dört Kasım'da muhalefetin verdiği bir maaş ikramiye önemlisi gibi öğretmenlerimizi rahatlatacak önerileri reddetmeleri reddetmemeleri olduğunu da hatırlatmak isterim. Dolayısıyla bu doğru öner doğru tedbirler alarak, doğru politikalar geliştirilerek hayata geçirilmesi konusunda sayın Milli Eğitim Bakanımızın görevi olduğunu buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZA AYRIM YAPMADAN TÜM EĞİTİM SENDİKALARI İLE BİR ARAYA GELİP TOPLANTI YAPMASI ÇAĞRISINDA BULUNUYORUM . ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU YETERSİZ..
İKinci ve çok önemli bir konu. Yine Sayın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e açık bir çağrıda bulunuyorum. Buna Geçtiğimiz haftalarda da defaatle gündeme getirdim. Genel Başkanımız Özgür Özel başkanlığında eğitim sendikalarımızla bir araya geldik. 35 eğitim sendikamızın genel başkanları ve yöneticileri hep birlikte genel merkezimizde uzun uzun yaşanan sorunları ele aldık. Ve tüm Sendikalarımız her görüşten sendikalarımız, her ölçekten sendikalarımız öğretmenlik mesleği, kanun teklifinin sorunları çözmediğini, aksine öğretmenlerimizin sorunlarını arttıracağını dile getirdiler. Nitekim kanun teklifi bu yılın en uzun tartışılan kanun teklifi olmasına rağmen yirmi ikinci görüşülmemeye başladı. Görüşünüzü durdurun. Şimdi önümüzde bir ödev var. Bir Ekim'de meclis açılacak. O zamana kadar bir zamanımız var. Bu zamanı verimli, olumlu, öğretmenlerimizin sorunlarını çözecek şekilde değerlendirmeliyiz. Ben sayın bakana açık çağrıda bulunuyorum. Sayın bakan, eğitim sendikalarımızı hiçbir ayrımcılık yapmadan lütfen toplayınız. Onları öğretmenlik mesleği kanununa yönelik tekliflerini, önerilerini, düşüncelerini, eleştirilerini alınır. Birlikte bir çalışma grubuyla yeni bir taslak yapınız. Bu tartışma sürecine eğitim fakültelerimizin dekanlarını, öğretim üyelerini Bu tartışma sürecine belirli alanlardaki uzman kuruluşları, meslek örgütlerine dahil edilir. Örneğin rehber danışmanları bu sürecin içerisine dahil edilir. Örneğin okullardaki temizlik, güvenlik ve benzeri konular, müfettişler, şube yöneticileri gibi meslek gruplarının da sorunlarını çözecek bir perspektif geliştirmiş. Yani hiç kimsenin sorununu çözmeyen ve yarıda kalmış bir öğretmenlik mesleği kanuni teklifinde ısrar etmeyiniz. Milli eğitim çalışma hayatının içerisinde olan tüm görev ve meslekleri için alan kapsayıcı bir milli eğitim Öğretmnlik. Meslek Kanunu el birliğiyle geliştirilmesi konusunda inisiyatif alınız. Bu çalışmalarınıza Cumhuriyet Halk Partisi'ni dahil etmeyebilirsiniz. Bunu size daha önce de söyledim. Eğitim sendikalarına ayrım yapmaksızın dahil ederseniz eğitim fakültelerini dahil ederseniz uzman kuruluşları dahil ederseniz Ve bir ortak görüş çalıştırırsanız biz de ana muhalefet partisi olarak tüm bu uzman kuruluşların, meslek kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda sizin bu hazırlayacağınız kanun teklifine destek verilir. Ve Türkiye'de 1.2 milyon Cumhuriyet öğretmeninin yaşadığı ve 1 milyon atanmayan öğretmenin ileride sorunları da el birliğiyle çözmek konusunda ciddi bir adım atmış oluruz"