Bölge halkı, çevre gönüllüleri ve muhtarların kararlı mücadelesi sayesinde göl, bugüne dek varlığını korumayı başardı. Ancak son günlerde yine aynı tehlikelerle karşı karşıya. Gölün kaderi, ilgili kurumların tutumu ve yargı kararlarına uyulup uyulmayacağına bağlı.
GÖLÜN HAFRİYAT VE MOLOZ SALDIRILARI İLE YOK EDİLMEK Mİ İSTENİYOR?
Osmanlı Köyü’nde bulunan bu doğal göl, 2020 yılından itibaren çeşitli defalar taş ocağı ve hafriyat döküm şirketlerinin hedefi oldu. Bu süreçte pandemi döneminde, iftar saatlerinde ve tatil günlerinde gölün içine hafriyat dökülerek doldurulmaya çalışıldı. Özellikle taş ocağı işletmesi tarafından gerçekleştirilen bu faaliyetler, hem gölün ekosistemini tehdit etti hem de yerel halkın büyük tepkisini çekti.
Son olarak, 8,5 hektarlık göle hafriyat döküldüğü bilgisi üzerine Osmanlı ve Kıycak köylerinin muhtarları ile çevre gönüllüleri harekete geçti. Şikâyetler üzerine olay yerine gelen jandarma ekipleri, gölün doldurulmasıyla ilgili mahkeme kararlarını hatırlatarak çalışmayı durdurdu. Ancak bu geçici durdurmalar, gölü kurtarmak için yeterli olmadı.
RUHSAT VE ŞİRKETLER ARASINDAKİ MUAMMA
Bölgedeki taş ocağı işletmesinin Ege Doğa şirketine ait olduğu bilinirken, sahada TEKAY firmasına ait makinelerin çalışması kafalarda soru işaretleri yarattı. Ege Doğa’nın taş ocağını TEKAY firmasına devredip devretmediği konusunda resmi bir bilgi bulunmuyor. Ruhsat alanının dışında olduğu iddia edilen çalışmalar ise gölün kaderine dair ciddi şüpheleri artırıyor.
YARGI KARARLARI VE İDARENİN TUTUMSUZLUĞU DİKKAT ÇEKİYOR!
Göl ile ilgili yargı süreci 2020 yılında başladı. Zonguldak İl Özel İdaresi’nin İl Genel Meclisi kararıyla gölün içindeki suların boşaltılarak cüruf atıklarının depolanması için izin verilmesi, halkın ve çevre gönüllülerinin büyük tepkisini çekti. Açılan davalar sonucunda Zonguldak İdare Mahkemesi, gölün bir ekosistem değeri taşıdığını ve içinde flora ve fauna bulunduğunu belirterek, imar izinlerinin iptaline karar verdi.
Mahkemenin bu kararı, istinaf mahkemesi tarafından da onaylandı. Ancak Zonguldak Valiliği İl Özel İdaresi, dosyayı Danıştay’a taşıyarak süreci uzatmayı tercih etti. Şu an dosya Danıştay’da karar bekliyor. Bu süreçte ilgili hiçbir kamu kurumunun gölü koruma konusunda etkin bir adım atmaması, halkın tepkisine neden oluyor.
HALKIN VE ÇEVRE GÖNÜLLÜLERİNİN MÜCADELESİ
Osmanlı Köyü sakinleri, çevre gönüllüleri ve yakın köylerden gelen kadınlar, yıllardır göl için nöbet tutuyor. Geçmişte kepçelerin önüne geçerek, jandarma ve güvenlik güçlerine başvurarak gölün korunmasını sağladılar. Bugün yine gölün doldurulmaya çalışıldığını gören halk, hemen jandarmayı çağırdı ve olaya müdahale edilmesini sağladı.
Göl çevresinde yer alan Kavak Deresi kadınları, gönüllü avukatlar ve çevre dernekleri süreci yakından takip ediyor. Bölge halkı, “Göl Yaşayacak!” sloganıyla mücadelelerini sürdürüyor. Ancak yargı kararlarına rağmen, taş ocaklarının ve hafriyat firmalarının göle yönelik saldırıları, mücadelenin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu gözler önüne seriyor.
“BU GÖL YAŞAYACAK!”
Çevre gönüllüleri ve bölge halkı, gölün korunması için yetkili kurumları göreve davet ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Devlet Su İşleri ve yerel yönetimlerin yargı kararlarına uygun hareket ederek gölün ekosistem değerini koruması gerektiği belirtiliyor. Aksi takdirde, hem doğal hayat hem de bölgedeki su kaynakları büyük zarar görecek.
Doğal göller, bulunduğu bölgelerin ekosistemine, su kaynaklarına ve yerel halkın yaşamına hayati katkılar sağlar. Osmanlı Köyü sınırlarındaki bu göl de bunlardan biri. Ancak taş ocakları ve hafriyat döküm şirketleri tarafından gerçekleştirilen sistematik saldırılar, gölün geleceğini tehdit ediyor. Bölge halkı ise kararlı duruşunu sürdürerek gölün yok edilmesine izin vermemekte ısrarcı.

TTK eliyle çevre katliamı… Ormanın kalbine hançer! TTK eliyle çevre katliamı… Ormanın kalbine hançer!
Muhabir: Ergin Özkul