Tek çözümün kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşatma olduğunu belirten HAYTAP Yönetim Kurulu Üyesi Doğuş Özdil şunları söyledi:
KANUN TEKLİFİNE NEDEN Mİ KARŞIYİZ
"En önemli tartışılması gereken konu da ülkemizde 105.000 köpek hapsedilebileceği kapasitede barınak varken bahsedilen 4.000.000 hayvanın nereye konulacağıdır
"72 Ak Parti milletvekilinin imzası ile komisyona sunulan 5199 sayılı hayvanları koruma kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifini en ince ayrıntısına kadar inceledik.
Komisyonun onayından geçen kanun teklifinin uygulanabilirliğinin olmadığını, tamamen bilimden uzak ve gerekli araştırmalar yapılmadan hazırlandığını ve en önemlisi Türk toplumunun hem kültürel hem de vicdani olarak bunu kabul edemeyeceğini de çok iyi bilmekteyiz.
En önemli tartışılması gereken konu da ülkemizde 105.000 köpek hapsedilebileceği kapasitede barınak varken bahsedilen 4.000.000 hayvanın nereye konulacağıdır.
Bu kanun teklifi ile 3.895.000 köpeğin uyutulması planlanmıyor ise neden bu köpekler için bir yaşam alanı oluşturacak zamanı tanımayarak yürürlük tarihi olarak yayımlandığı gün baz alınmıştır?
Üstelik eğer bu kanun amacı öldürmek değil ise bu köpeklerin barınakta sadece beslenmesi için gerekli olan bütçe heaplandı mı?
Gelin birlikte hesaplayalım:
Her şeyi asgari düşünerek 25-30bin nüfuslu ufak bir ilçe merkezi için (köyleri hariç) hesaplama yapmak gerekirse:
Bir köpek yaşama payı olarak günlük en az 300gr yemek zorunda.
Ortalama olarak 25-30bin nüfuslu bir ilçe merkezinde (mücavir alanı dahil) 2 bin civarında sokak köpeği vardır.
2 bin sokak köpeğinin beslenmesi için günlük en az 600kg yemek/mama gerekmektedir.
Bugün en berbat en ucuz 15kg mamanın maliyeti 400₺’dir.
Yani günlük en az 16bin₺ mama masrafı çıkmaktadır. Ayda 480bin₺ yapar.
Ufak bir ilçe belediyesi bunu hangi bütçe ile karşılayabilir?!
Hadi artık yemek topladığını düşünelim, her gün 600kg artık yemeği nereden temin edebilir?!
Türk Veteriner Hekimleri Birliği başta olmak üzere Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Barolar Birliği ve bir çok meslek örgütleri bilimsel olarak bunun insanlık için, vicdani zararı hariç çok daha büyük ekolojik zararları olacağını söylerken, aynı zamanda çok daha insancıl ve çözüm odaklı yöntemler gösterirken bu ısrarcı tutum ile halkın neden kutuplaştırmak istendiğini yaşamı savunan bizler anlayamamaktayız.
Çok fazla yazmak mesele değil, bu konuda hepimiz günlerdir yazıyoruz. Konuşsak da yazsak da anlaşılamıyoruz.
Ama anlaşamama sebebimiz kendimizi ifade edememiz kesinlikle değil. Kanun teklifini savunanların empati yetisi olamaması. Bir inat ve ya bir ideoloji uğruna düşünmeden ellerine vicdanlarına koymadan hareket etmeleridir.
Bir kedi ile bir köpek ile duygusal bağ kurmak kadar insancıl, onurlu ve mutluluk verici şansı olmayan (şans dememin sebebi bu duygu gerçekten bambaşkadır) hiç kimse bizim neden bu kadar ciddi bir mücadele vermemizi anlayamaz"